içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

ĞAMCABZ!...

ĞAMCABZ!...

 

Türkçede “Ateşin Dili” anlamına gelen bu sözcük, yanlış hatırlamıyorsam, doksanlı yıllarda Abhazya folklor ekiplerinden birine verilen isimdi. Ayrıca “ĞAM’CA’BZ” Varlık yada aidiyet anlamına da gelir...

 

Öylesine gönüllerinde ateş taşıyan,  Abhazya sevdalısı dokuzlu bir grup (19.07.2017) günü Ank. Abhaz Der. Keçiören tesisinde çay içimi kadar kısa, seviyeli bir görüşmemiz oldu: Zaman darlığı yönüyle dar katılımlıydı, konuşulan dil Abhazca ve Türkçe karışımlıydı, konuşulanlar Abhazya halkının sorunları ve Türkiye yani bizlerin yaklaşımıyla alakalıydı... Şahsen, ülke yönetimlerinin alt bilgilerini oluşturan birim görevlilerinin, oradaki konuşmaları dinlemelerini arzu ederdim ve şunun için isterdim:

 

Gerçekte devletin üst makamları, temsil ve koordinasyon yoğunlu nedeniyle zaman yetmezliği içindedirler: Tutarlı politikalar üretebilmek için zaman, zaman sağlıklı bilgi ve bilgilenmeye ihtiyaç duyarlar onun için danışmanlık kurum ve uzmanlıkları çok önemlidir.

 

GELEN MİSAFİRLER:

 

Türkiye’den Abhazfed eski bşk ve şimdide Abhazya Uluslar arası Apsnı Vakfı TC  temsilcisi Cengiz Koç Aşba, Abhazya’dan gelen sekiz misafire ev sahipliği yapar konumdaydı. Diğer yedi misafir, iki yıl önce (2015) kurulan ve hiçbir politik nedene dayanmayan, sadece Abhaz halkının birliği ve sorunlarına çözüm üretmeyi amaçlayan: STK “Uluslar arası Apsnı Vakfı” mensuplarıydı.

 

(Vakıf bşk. Soner Gogua, Abhazya bilimler akademisi bşk. Arda Aşuba, Abhazya araştırmaları ens-bşk. Dirmit Guliya, Bilim-eğitim ve kültür komitesi bşk. Nugzar Logua, Apsuvara komitesi bşk. Oktay Chkotua, Basın yayın ve halkla ilişkiler komitesi Bşk. Guram Ankuab, Demografya ve geriye dönüş komitesi Bşk. Sırma Aşuba)

 

Misafirlerin hepsi kariyer sahibi, konularında ehliyetli, sadece okumuş değil, tavır ve davranışlarıyla da “GEN” eğitimli hissini uyandıran kimselerdi... Başlarında, Aphazya “Yaşlılar Konseyi Başkanı Sayın Apolon Şinkuba” vardı. Yaşlı diyorlar ama zindeliği karşısında bana hiçte öyle görünmedi. Sanıyorum, Abhazya büyükleri (Ğahba veya Ayhabı’ları) Sayın Apolon’u gençliğine rağmen, yetenekleri ve kabiliyeti nedeniyle kendilerini temsile uygun buldukları için usulü yerine getirmek üzere öyle bir sıfatla görevlendirmişlerdir diye düşündüm ve zamansızlık tan dolayı bu güzide soydaşlarımızı layıkıyla değerlendirme imkânımız olmadıysa da o dar vakitte yapılan fikir alışverişi, edebi ve edepli davranışlar,  katılabilen hepimizin memnuniyetine neden olmuştur.

 

Sonradan baktım ki iki başkan Gogua ve Toxma’nın bilgilendirmelerinden sonra O kısa sürede de aslında çok şey konuşulmuş; meğer her davranış bir anlam taşıyormuş, oturuşlarda öyle, susmanın da bir dili varmış, dil bilmiyor olunsa bile, söylenenler yürekten olunca anlaşılıyormuş. Sayın Yaşlılar Konsey Başkanı, Ank Der Başkanımıza “Anı” hediyesi takdim ederken yaptığı konuşmayı, dil bilen bilmeyen herkes anladı...

 

GEÇMİŞ DAİR...

 

Bu memnuniyet verici görüşmede, bu düzeyli birliktelik sırrının sadece bir güven duygusuna bağlanamayacağı, bir kültür birikimi olduğu yanıyla şunları hatırladım: Yapılan bilimsel bulgulara göre İnsanlar önce toplayıcılık dönemi yaşamışlar. Sonra avcılık dönemine başlamışlar, ardından yerleşik düzene geçilmiş... Bu yönlü anlatılanlara ve mitolojiye göre: Bizim ilk çağlarda tanrıçalarımız olmuş, (Gunala, Arışna, Nartsana Kuaja vs gibi) sonrasında onların yetiştirdiği, devlerle baş eden Ablrıstkıl ve Sosrıkua gibi kahramanlar, Ateşi getiren Nart’lar töremiş...

 

Dolaysıyla düşündüğümüzde, bizim kadim kültürümüzün: “Ateşin” bulunuşuyla ve onun tetiklemesi olan “Ocak Kardeşliği”iyle başladığı kabul görmelidir! Soy, Sülale geleneğinin, mutfakta pişenin paylaşılmasıyla hem aile düzeninin sağlandığı, hem kendine özgü insani değerlerin katlanarak, sosyal oluşumların bu günlere kadar taşındığını varsaymalıyız! Sayın misafirlerin bu aceleci, hızlı ziyaret trafiği nedeniyle bana hatırlattığı deyimlerden biri: “Ateş almaya gitmek” diğeri, Semavi dinlerden önceki bir zamanda insanlarımızın Mecusiliği de benimsemiş olduğu, sadece yazılanlardan değil eski büyüklerimizin birine kızdıklarında  “Haggavur mecusi yağneriyiz vare” diye çıkışma söylemlerinden anlıyoruz. Dolaysıyla İnsanlarımızın bu uzun hayat sürecinde yaşadıkları ve yaşamda ateşin önemine işaret edebilmek bakımından yazı başlığını “ĞAMCABZ” koydum...

 

HARLAMA!...

 

Evet, misafirlerin kendilerine de ifade ettiğim gibi, “Bizi biz yapan değerler son zamanlarda hayli küllenmiş gibiydi. Onları tekrar parlatmaya, harlamasına yönelmek övgünün de üzerinde bir durumdur. Bundan dolayı “Ğapsnı Vakfı” mensuplarını takdirle karşılıyorum, ulaşmak için önlerine koydukları proje ve tasavvurlarında başarılı olmalarını içtenlikle diliyorum! Bu çalışmaların Karadeniz’in karşılıklı kıyılarında ve iç bölgelerinde yaşayan tüm halklara yara sağlayacağına inanıyorum. Kolay gelsin!...

 

Not: Birincil önceliği halkına hizmet olan Sayın Necde Akoğlu Agumaa, Misafirlerle olan birlikteliğimizi görüntüledi. Sağ, sağlıklı ve uzun ömürlü olsun! Bana da hikâyesini anlatmak düştü. Herkese sağlık ve huzurlu günler diliyorum.

 

 

 

Bu yazı 5748 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI