içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Tanınmanın 10. Yılında Abhazya izlenimlerim

             Tanınmanın 10. Yılında Abhazya izlenimlerim

 

Papapha Mahinur Tuna

        26 Ağustos 2018 günü Abhazya Cumhuriyeti’nin tanınmasının 10. Yılıydı, bu münasebetle 22-23-24 Ağustos 2018 tarihlerinde Abhazya’nın başkenti Sohum’da uluslararası bir konferans düzenlendi, konferansa ben de davet edildim.

 

Konferans Dışişleri Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, Anayurda Geri Dönüş Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı gibi bakanlıkların düzenlediği yuvarlak masa toplantıları ile gerçekleştirildi. Ben Kültür Bakanlığının masasında yer aldım. O nedenle sadece bu masa hakkında bilgi verebileceğim.

 

         21 Ağustos günü toplantıya katılanlar otellerine yerleşti ve genellikle gece yolculuk yapıldığı için o gün istirahat ve serbest gün olarak düzenlendi. Türkiye’den Hasan Kanpolat Bey ve ben gece yarısı İstanbul’dan uçağa binip sabah saat 07:00 sularında Sohum’da  olduk. Ben gündüz pek uyuyamadığım için kahvaltıdan sonra arkadaşlarımı aradım ve onlarla buluşup günü Sohum sahilinde sohbet ederek, birlikte yemek yiyerek, çay kahve içerek geçirdim. Bu arada görevli olduğum D. Gulya Abhazoloji Araştırmaları Enstitüsü için getirdiğim çevirileri de ilgili arkadaşıma ulaştırarak gerekli görüşmede bulundum, ayaküstü bir de radyo programı için konuşma yapıp günümü verimli ve keyifli geçirdim.

 

         Ertesi gün anıt ziyaretinin ardından parlamento binasındaki toplantı salonuna gittik. Bütün konukların ve ilgililerin katıldığı bu genel toplantı Abhazya Cumhurbaşkanı Sayın Raul Hacimba’nın konuşması ile başlayıp Abhazya’yı tanıyan ülke temsilcilerinin konuşmalarıyla son buldu. Ardından zengin bir kokteyl verildi. Her türlü tatlı, tuzlu, meyve ve meşrubatın bulunduğu son derece şık ve zengin bir ikramdan sonra katılımcılar bulunmaları gereken yuvarlak masalarda yerlerini aldılar.  Her ne kadar yuvarlak masa diyorlarsa da genellikle masalar katılımcı sayısının fazlalığından ötürü oval, dikdörtgen ya da büyük bir kare şeklinde olabiliyordu.

 

         Benim saptayabildiğim beş masa vardı. Bunlardan biri “Günümüzde saldırmazlık anlaşmaları ve güvenlik” konusunda olup moderatörü Beslan Kobakhiya’ydı. İkinci masa Kültür Bakanı Elvira Arselia moderatörlüğünde  “Günümüzde Abhazya’nın dünya kültürü ve insani ilişkiler bakımından durumu ” konuluydu. Üçüncü masa Ana Vatana Geri Dönüş Bakanlığı binasında, Bakan Beslan Dbar moderatörlüğünde, “Abhazya Devleti Diaspora’ya nasıl yardım edebilir” konuluydu. Dördüncü masada ise konu “Parlamentolar arası işbirliği ve diplomasi”ydi, moderatörlüğünü Abhazya Parlamentosu Başkan yardımcısı Levon Galutsyan yapacaktı. Beşinci masada “Rusya ve Abhazya arasındaki ekonomik, politik ve sosyal ilişkiler” konusu vardı ve moderatör Ekonomi Bakanı Adgur Arzınba idi.

 

         Yuvarlak masa toplantıları sona erdikten sonra saat 17.00 de PRO Abhazia adlı gençlik projesi ile ilgili bir film sunulacaktı ardından tiyatro ve saat 19.00 da da Ertsaxu restoranda akşam yemeği olacaktı. Elimize verilen program buydu. Program Abhazca, Rusça ve İngilizceydi.

 

Kültür Bakanlığı tarafından yürütülen yuvarlak masada bulunanların listesi İngilizce olarak yapılmıştı. Ben bu listeyi çevirebilecek İngilizceyi unutalı yıllar oldu. O nedenle listeyi olduğu gibi yazıma eklersem beni ayıplamazsınız değil mi ?

 

         Toplantıda konusunu Abhazca anlatan tek kişi bendim. Çoğunluk Rusça konuştuğu için benim anlattıklarımı Kültür Bakanı Yardımcısı Batal Kobkhiya Rusça’ya çevirdi. Rusça konuşulanları ise Abhazcaya Gulya Enstitüsü’nden can arkadaşım Şazina Copua’nın tatlı kızı Amran çevirdi.

 

         Benim konum; Diasporada Kültür merkezlerinin, yani derneklerin tarihçesiydi. Bu konuda iki yıl önce yazdığım bir makale vardı onu da yanıma alıp gittim. İşe de yaradı. Doğrusu Diasporada örgütlenme ve aydınlanma tarihi ne zamandır kafamı kurcalıyordu. Oradakilerin de buradakilerin de bu konuda pek  kapsamlı bir çalışma yapmadığını gördüm. Anlattıklarım onlara ilginç geldi.  Bir Rus davetli de benim Abhazcamı çok beğendiğini ve Abhazca öğrenme isteği duyduğunu söyledi. (Biz Abhazcayı anne babadan öğrendiğimiz için vurgularımız da sürgün öncesi konuşulan Abhazca gibi, günümüz Abhazcasında ise bu vurguların Rusça’dan çok etkilendiğini görüyoruz. Dil bilmeyen biri dinlerken Abhazca mı Rusça mı ayır edemiyor. Bu beyefendi benim Abhazcamı belki bu bakımdan farklı bulmuştur diye düşündüm.)

 

         Önce, Kültür Bakanı Elvira Arselia bir açılış konuşması yaptı, anladığım kadarıyla birkaç yıldır özellikle Rusya Federasyonundaki büyük müzeler kendilerine çok yardımcı olmuşlar, ortak sergiler ve çeşitli etkinlikler yapmışlar. Aynı şekilde Arkeoloji ve film sanatı alanında da yapılan ve yapılması gereken yardımlaşmalar üzerinde duruldu. Abhaz Devlet Üniversitesi’ni temsilen bulunan konuşmacı üniversiteler arası dayanışma ve anlaşmalardan söz etti. Almanya Temsilcisi Hibla Amicba da siyasetin tıkandığı yerde kültür ve sanatın, ilişkileri güçlendirdiğini ve tanıtımı kolaylaştırdığını ileri sürdü. Ben de konuşmamda kültür derneklerinin tarihçesinden söz ederek, kültür alanında yapılacak uluslararası etkinliklerin bir ülkeyi en iyi tanıtacak unsurlar olduğunu belirttim ve yaptığımız bazı kültürel etkinliklerden örnekler verdim. Arda İnal-pha savaşta yakılan arşivlerin yerine başka ülkelerde özellikle Gürcistan’da bulunan arşivlerin geri getirilmesi için girişimlerde bulunduklarını söyledi. Rus arkeolog Abhazya’nın arkeolojik bakımdan çok zengin olduğunu ve daha pek çok kazının yapılması gerektiğini, çağımızda çok ileri teknolojiler üretildiğini ve kazıları kolaylaştıran çok iyi aletler yapıldığını, bulunacak sonuçların tarihi değiştirebileceğini söyledi. Film alanında konuşan Rus yetkili Abhazya’nın Sovyetler birliği zamanında doğal bir film platosu olarak kullanıldığını, burada her şeyin var olduğunu, fakat günümüzde Abhazların yeterince film çekemediklerini, stüdyolarının olmadığını, bunun büyük bir eksiklik olduğunu, bir film karesinin binlerce sayfadan daha etkili olabileceğini söyledi. Kültür Bakanı da bu konuda Abhazya’da yeni yeni girişimcilerin olduğunu sinema ve belgesellere önem verildiğini belirtti. Ulusal kültür unsurlarının tescillenmesi gerektiği, aksi takdirde komşu halkların ulusal kültür unsurlarını kendilerininmiş gibi kullandıkları belirtildi. Rus Dram tiyatrosu Müdürü I. Khintba da tiyatro alanındaki başarılarından söz etti. Fazıl İskender’in adını taşıyan bu tiyatroda Fazıl İskender’in bir oyununu o akşam izleyebileceğimizi belirtti.

 

Kısacası, kültürel alanda daha söylenebilecek, masaya yatırılacak pek çok sorun olduğu, bu tür yuvarlak masa toplantılarının daha sık yapılması halinde sorunların da daha hızlı çözülebileceği belirtildi.

 

Diasporada kültür dernekleri ve kültür sorunları hakkında daha sonra kapsamlı bir yazı yazmayı düşünüyorum.  Ayrıca, diasporada örgütlenme tarihi bakımından “Abhazya’nın Devletleşme  Sürecinde Diasporanın rolü” adlı yazımı Abhaz Haber portalından okuyabilirsiniz.

 

1970’li yılların başından beri Abhazya ile iletişim halindeyim Abhazca okuyup yazabiliyorum. Abhazya’ya ilk kez 1973 yılında gittim, o tarihten beri elimden geldiğince Abhazya konusunda okuyan, araştıran, bir şeyler yazan biriyim.  Bir sürgün çocuğu olarak Abhazya hakkında her zaman iyimser oldum ve birçok hayallerim gerçek oldu. Abhazya ile ilgili karamsar ve kötü senaryolar okuduğumda ya da duyduğumda çok üzülüyorum. Abhazya son derece zengin ve çok eski bir devletçilik geleneğine sahip. Milâdi yılların başından beri Abhazya’da takip edilebilir devlet oluşumları gözlenmekte ve Abhazlar otoktonu oldukları bu topraklarda zaman zaman çeşitli nedenlerle kesintiye uğrasa bile devletçilik sürecini her zaman kararlı bir biçimde sürdürmektedir. Bu günkü Bağımsız Abhazya’nın 25. Yılında bunu daha iyi görmek mümkün. On yıllık tanınma süreci içerisinde de kayda değer gelişmeler olmuştur. Eksikler yok mudur elbette vardır. En büyük devletlerde de var. O bakımdan ben gelinen noktada eksikliklerden çok kazanımların ve güzelliklerin çoğunlukta olduğunu görmekten mutluluk duyuyorum. En önemlisi de 25 yıl içinde bir ülkenin savaş sendromunu bu denli başarılı bir biçimde atlatmış olmalarını da Abhaz halkının kararlı, sabırlı ve inançlı gayretlerine bağlıyorum.

 

Şahsen mutluluk duyduğum en önemli unsurların başında Abhazya’nın gerçekten bağımsız bir devlet olarak varlığını başarıyla sürdürmüş olmasıdır ki bunu  1973’den beri Abhazya’nın siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda geçirdiği tüm olaylara şahit olan biri olarak söylüyorum. Bu gün Abhazya aslanlar gibi devlettir. Oteller, restoranlar, okullar, bankalar, yollar, bazı kamu kuruluşları ciddi anlamda ilerleme göstermiştir. Hastaneler, Enstitüler, Bakımevleri vs gibi henüz el atılmamış pek çok alan olmasına karşın Abhazya’da barış, huzur ve güvenlik konularının 25 yıl öncesi düşünüldüğünde bu gün hiç de fena durumda değiller. Özellikle anadil sorunu hassasiyetle takip edilmekte yeni projeler üretilmektedir.

 

 Her ülkede olduğu gibi Abhazya’da da münferit olumsuzluklar yok değildir.  Onların da  bir kaç yıl içinde düzeleceğine inanıyorum. Benim gördüğüm, okuduğum ve sosyal medyadan izlediğim kadarıyla en önemli sorun halkın gelir kaynaklarının son derece sınırlı olmasıdır. Başkentte yaşayan, çalışan, okuyan genç insanların ciddi konut sorunu vardır. Bunlar da halkın geniş kesimini mutsuz ettiği için şikâyetler çoğalmakta, devletten hoşnut olmama durumları başlamaktadır. Bunlar kuşkusuz acil bir biçimde olamasa da ciddi anlamda çözümlenmesi gerekmektedir.

 

Beni bütün olumsuzluklara karşın en mutlu eden şey gençliktir. Savaş sırasında doğan gençler bu gün 25 yaş civarında olup çoğu üniversite bitirmiş ya da bitirmek üzeredir. Bu gençliğe baktığım zaman doğrusu çok mutlu oluyorum. Çok iyi eğitim görüyorlar. Özellike Dış işleri bakanlığında çalışan gençlere hayran oldum. Çok değişik yabancı dilleri ana dilleri gibi konuşuyorlar. Ülkenin sorunlarına duyarlılar. Çok çalışkan, zeki ve çözüm üretme konusunda yetenekliler. PRO Abhazia diye bir gençlik örgütü oluşturmuşlar. Yuvarlak masa toplantılarının ardından yapılan tiyatro etkinliğinden önce, üç genç burada PRO-ABKHAZİA projesi hakkında Abhazca, Rusça ve İngilizce sunum yaptılar ve ardından Abhazya’yı tanıtan bir film gösterdiler. Program bitince Abhazca sunum yapan genç kızın yanına gidip kutladım ve metni rica ettim. Hemen verdi. (Beni tanıdığını söyledi. Gulya Enstitüsün’de bir dersime girmiş) Projelerini çok beğendiğimi Türkiye’deki gençlerle mutlaka iletişim kurmalarını söyledim.

 

PRO-ABKHAZİA Abhazya Dışişleri Bakanlığı’nda çalışan genç diplomatların kurduğu uluslararası gençlik örgütü, yani sivil bir örgüt.

 

“Abhazya her gün gelişmekte olan kocaman dünyamızın bir parçası olmasına karşın uzun yıllar dünyadan kopuk yaşamak zorunda bırakıldı, ambargolar altında inletildi. Yaşamın bütün insanlara bahşettiği haklardan uzun süre mahrum edildi. Ama biz varız ve bu dünyada yaşıyoruz, fakat dünya insanları ile bir araya gelemiyoruz. Biz de her halk gibi bu dünyadaki insanlar arasında yerimizi almak ve gelecek için inandığımız yolda ilerlemek istiyoruz” diyorlar ve ekliyorlar.

 

“Artık yüksek sesle kendimizden söz etmenin zamanı gelmiştir. Biz ülke ve halk olarak barıştan yanayız, güvenlik istiyoruz. Deneyimlerimizi dünya insanı ile paylaşmak, onlardan edineceğimiz yeni bilgilerden de yararlanmak istiyoruz. Ülkemize özgü dinamikleri ve başarıları daha da ileri taşımak azmindeyiz. Tarihimiz, geleneklerimiz, kültürümüz ve düşünce yapımız tamamen halkımızın ürünü. Bunu günümüz dünyasına anlatmak istiyoruz. Negatif algıları pozitif hale dönüştürmek, Ülkemizi dünyaya tanıtmak, bizimde kendine özgü bir ulus olduğumuzu göstermek istiyoruz. Bütün insanlara tanınan haklardan biz de yararlanmak istiyoruz. Abhazya hakkında doğru bilgilerin yayılmasını istiyoruz. Diğer ülkeler arasında ülkemizin popülaritesini arttırmak istiyoruz. Dünya güzeli ülkemizin göz kamaştıran doğasını harika kültürümüzü dünyaya tanıtmak istiyoruz” diyorlar.

 

Bununla da kalmıyorlar. “Bizi sevmeyenlerin oluşturduğu negatife algılarla  sürekli mücadele edeceğiz. Akıl ve mantığı, objektif yaklaşımı etkin kılacağız. Dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan diasporamızın  gençleri ile iletişim ve işbirliği kuracağız. Bunun için de Diaspora temsilcilikleri ve diaspora dernekleri ile iletişime geçeceğiz. Böylece PRO ABHKHAZİA olarak Abhazya devletinin tarih, kültür, doğa mirasını tanıtmak, korumak için çaba sarf edeceğiz. Abhazya’nın turizm potansiyelini, turistik zenginliklerini dünyaya tanıtacağız, ülkeler arası barış, saldırmazlık ve güvenlik konularının çözümünde ısrarcı olacağız. Abhaz devletinin dünya devletleri arasında hak ettiği yeri alması için gereken her türlü iletişim ve işbirliğini yapacağız, kısacası Abhazya hakkındaki her türlü objektif bilgiyi dünyaya yayacağız” diyorlar. 

 

Doğrusu ben bu ışığı bu gençlerin gözünde gördüm ve çok mutlu oldum. Şahsen onlardan yanayım ve onların yanındayım.

Bir Diaspora temsilcisi olarak sözlerimi şöyle bitirmek istiyorum.  Bizim diaspora olarak, her şeyden önce diaspora tarihini iyi araştırıp yazmamız, kurumlarımızın işlerliğini ve gündemlerini güncellememiz, her nerede olursa olsun halkımızla iletişim kurma ve işbirliği içinde olmamız gerekmektedir.

 

 Bu gençlik toplantılarına şahsen ben de, ruhu genç, deneyimi yaşlı bir abla olarak katılmak istiyorum. Ve yıllarca düşündüğüm, planladığım, sürekli hayalini kurduğum ama bir türlü yaşama geçiremediğim bir enstitütü gibi çalışmasını istediğim “Beygua Ömer Büyüka Abhazoloji Araştırmaları Merkezi” ile Hasan Kanpolat Bey  kardeşimizin de desteği ile kurulmasını çok arzu ettiğim “ Kafkasya ve Abhazya Stratejik Araştırmalar Merkezi” kurulmasının tam zamanıdır diyorum.

 

Küresel barışın, istikrar ve güvenliğin, tüm halklar arasında yapıcı dialogun  sürdürülebilmesi için bu çalışmaların elzem olduğunu düşünüyorum.

 

Bu yazı 6379 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI