içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

TÜRKİYE GÜRCİSTAN İLİŞKİLERİ

TÜRKİYE GÜRCİSTAN İLİŞKİLERİ

 

Dr. Kadir BAŞAR (PhD) ABAĞBA

 

Ülkelerin dış politikalarında bilinen en temel ilke mütekabiliyet esasıdır ve ilişkiler buna göre tesis edilir. "Stratejik menfaatler" söylemine sığınılması, tarihi ve güncel gerçeklere uygun düşmemektedir. Gürcistan ile yakın dönem ilişkilerimizde Türkiye'nin Gürcistan'a verdiği destekler ve Gürcistan'ın Türkiye'ye mukabelesini incelediğimizde söylemek istediklerimiz daha anlaşılır hâle gelecektir.

Türkiye'nin Gürcistan'a Yardımları

Gürcistan'la olan ilişkilerimizin en önemli aşamasını; 01.06.2011 tarihli medya organları "Türkiye, tarihi bir uygulamaya imza atarak komşusu Gürcistan'la pasaport uygulamasına son verdi ve Başbakan Tayyip Erdoğan, Sarp Sınır Kapısı'na gelerek sınır kapısının Gürcistan tarafındaki tesislerin açılışını Gürcistan Cumhurbaşkanı Mikhail Saakaşvili'yle birlikte yaptı. Açılış töreninde iki ülke vatandaşlarının sınır geçişlerinde pasaportların yerini nüfus cüzdanlarının alacağı yeni uygulama için protokole imza atıldı." cümleleriyle duyurdu.(1)

Gürcistan'ın bağımsızlığını kazanmasından sonra; Türkiye, 1996'da imzalanan askeri alanda eğitim, teknik ve bilimsel işbirliği anlaşması temelinde Gürcü ordusuna toplam 45 milyon dolarlık yardım yaptı, halen bu yardımlarını sürdürmektedir. Bunun yanı sıra Marneuli Havaalanı'nın NATO standartlarına uygun hizmet verebilmesi için yapılan faaliyetler çerçevesinde, toplam 2 milyon 500 bin dolar civarında harcama yaptı. Aynı dönemde Gürcistan Hava Kuvvetleri'ne yapılan yardım miktarı 7 milyon 515 bin dolar civarında oldu. TSK, Gürcü subaylara eğitim verdi ve vermeğe devam etmektedir(2).

Askeri yardımlardan başka Gürcistan ekonomisinin gelişmesi için yapılan yatırımlar, barajlar, yol yapım faaliyetleri, Gürcü-Rus savaşı sonrası Kızılay'ın yaptığı olağanüstü insani yardımlar Türkiye'nin bu ülkeye yaptığı ve yapmakta olduğu yardımların görünen kısmıdır(3,4).

Buna karşılık Gürcistan ne yapıyor;

1- Türk vatandaşlarına zulüm ve işkence yapıyor:

Akşam Gazetesi Yazarı Emin Pazarcı gazetesindeki köşesinde defalarca Gürcistan'da Türkiye ve Türk insanı aleyhine gelişmeleri ayrıntılı olarak ele aldı, insanlık dışı muamelelere tabi tutulan Türk vatandaşlarını ve Türk işadamlarını yazdı. 26.05.2011 tarihli "Öyle bir Cehennem ki" ve 31.05.2011 tarihli "Devlete şantaj geliri" başlıklı yazılarında Kemal Aygün isimli vatandaşımızın ve Orhan Aksu isimli iş adamımızın (Gürcistan'a "müteahhit" olarak giden ve burada iş yapan) başlarına gelenleri dile getirmiştir. Yazısında Gürcistan cezaevlerinde uygulanan işkenceler ve ağır şartlar yüzünden hayatlarını kaybedenlerin mevcut olduğunu, Türk vatandaşı Mustafa Cankut Pekcan'ın bunlardan biri olduğunu belirtmiştir. Türkiye'de "Gürcistan Mağdurları Derneği" adı altında bir dernek kurulduğunu, Gürcistan'da Türklere karşı kurulan tuzakları, komploları ve insanlık dışı uygulamaları defalarca yazdığını ancak gene de uygulamanın devam ettiğini belirtmiştir.

Ayrıca bu ülkede bütün ceza kanunlarının para üzerine düzenlendiği, ihbarcılara büyük ödüller verildiği, hapisten kurtulmak isteyenlere astronomik faturaların çıkarıldığı, böylece milyonlarca dolar toplayıp devlet bütçesini denkleştirdikleri tespitinde bulunmuştur (5).

Gürcistan; yukarıdaki uygulamalarına ilaveten, değişik gerekçelerle Karadeniz de seyreden Türk bandıralı gemilere el koymakta, personelini tutuklamakta, yüklü gemileri günlerce bekleterek önemli ekonomik kayıplara sebebiyet vermektedir. Gürcistan'ın 15 yılda balıkçı tekneleri de dâhil 100'e yakın Türk gemisine el koyduğu, Gürcistan'ın elinde halen 10'a yakın Türk gemisi ve tutuklu durumda 21 personel bulunduğu beIirtiImektedir  6).

2- Türkiye'den toprak talep ediyor:

Geçmişte kurmuş olduğunu iddia ettiği "Büyük Gürcü Krallığı"na atfen Trabzon'a kadar olan bölgeyi haritalarında Gürcü toprağı olarak göstermekte ve eğitim sisteminde bu haritaları kullanmaktadır. Gürcistan; Kars ve Ardahan'dan Trabzon'a kadar uzanan topraklarımıza (Tao Klarjeti) adını vermekte ve Gürcistan TV'lerinin en çok izlenen saatlerinde Trabzon'a kadar geniş bir alanı Gürcistan sınırlarında gösteren haritalar yayınlamaktadır(7). Türkiye karşıtı düşünceleri bazen devlet adamlarının ağzından ifade edilmektedir. Buna en güzel örnek Eski Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili'nin demeçleridir:

 

Saakaşvili'nin Türkiye Hakkındaki Düşünceleri

Gürcistan Eski Devlet Başkanı Mikhail Saakaşvili'nin demeçlerinden seçilen ifadeler aynen şöyledir:

Türkiye-Gürcistan sınırını belirleyen 19 Ekim 1921 tarihli "Kars Anlaşması ile 1992 tarihli Türkiye-Gürcistan Dostluk ve İşbirliği Anlaşması" adil değildir ve Gürcistan'ın menfaatlerine aykırıdır.

Türkiye-Gürcistan sınırını belirleyen Kars Anlaşması ile Gürcülerin yaşadığı ve Gürcistan'a verilmesi gereken bazı topraklar Türkiye'ye bırakılmıştır.

1992 tarihli Türkiye-Gürcistan Dostluk ve İşbirliği Anlaşması, Kars Anlaşması'nın tekrar onaylanması anlamına gelmektedir. Anlaşmanın imzalanması sırasında Türk tarafı Kars Anlaşması'nı tekrar onaylatmak maksadıyla aşırı baskı yapmıştır. Gürcü yetkililer ise karşı yönde bir çaba göstermeden anlaşmayı imzalamıştır.

Kars Anlaşması'nda Acaristan'a özerklik verilmesi yönünde bir madde bulunmaktadır. Bu da Türkiye'nin işgal ettiği Gürcistan topraklarını bazı şartlar ile Gürcistan'a geri verdiği anlamına gelmektedir. Böylece Türkiye Acara'daki haklarını koruma altına almıştır.

Kars anlaması ve Dostluk Anlaşmasında, azınlık hakları tek taraflı ele alınmıştır. Türkiye'de yaşayan Gürcü azınlığa hiç bir hak verilmemiştir. Türkiye, ülkesinde yaşayan azınlıklara verilen haklar konusunda zaten uluslararası normlardan çok uzaktır. Hatta kısa süre öncesine kadar ülkesinde azınlık bulunduğu gerçeğini dahi inkâr etmiştir. Topraklarında yaşayan Gürcü azınlığın Gürcistan ile yakınlaşmasına şüphe ile yaklaşmaktadır. Gürcülerin yoğun olduğu bölgelere giden şahısları silah tüccarı olarak suçlamakta ve adi kriminal olaylar olan silah ticaretinde bile siyasi neden aramaktadır.

Türkiye'nin diğer bölgelerinden, Gürcü nüfusun

yoğun yaşadığı bölgelere göçler yaşanmaktadır. Bu

da Türkiye devletinin, Gürcülerin ayrılıkçı fikirler

beslediğinden şüphelendiğini göstermektedir.

Türkiye'nin Acaristan'da Kıbrıs benzeri bir senaryoyu oynamamasını temenni ediyorum. Türk ordusu Kıbrıs'ı işgal etmiştir. Türkiye'deki mevcut hükümetin Acara konusunda böyle bir harekete tevessül edeceğini tahmin etmiyorum. Ancak hükümetler değişecektir. Dolayısıyla gelecek hükümetin ise ne düşüncede olacağı bilinemez.

1921 tarihli Kars Anlaşması'nın geçersiz kılınması için tek bir gerekçe vardır, bu da Anlaşmanın Gürcistan işgal altında iken Türkler ve Ruslar arasında yapılmasıdır. Uluslararası kanunlar bu tarz anlaşmaları geçerli kabul etmez.

Yukarıdaki ifadeler her ne kadar 1992 tarihinde sarf edilmiş olsalar da, Saakaşvili'nin 4 Ocak 2004 tarihi itibariyle Devlet Başkanı olmuş ve Gürcistan'ı uzun yıllar yönetmiş olması nedeniyle çok önem arz etmektedir.

 

“ Akşam Gazetesi Yazarı Emin Pazarcı gazetesindeki köşesinde defalarca Gürcistan'da Türkiye ve Türk insanı aleyhine gelişmeleri ayrıntılı olarak ele aldı, insanlık dışı muamelelere tabi tutulan Türk vatandaşlarını ve Türk işadamlarını yazdı. “

3- Çerkeslere riyakârlık, Ahıska Türklerine ise zulmediyor:

Gürcistan'ın 07.08.2008 tarihinde Güney Osetya'yı işgal etmesi üzerine, Rusya, askeri güç kullanarak Gürcistan'ı işgalden vazgeçirmiştir. Rusya ile giriştiği savaşta yenilmesinin ardından, Rusya'yı zor durumda bırakmak amacıyla Gürcistan Parlamentosu, "Çerkeslerin 19. yüzyılda Rus çarlık güçleri tarafından katledilmesini 'soykırım' olarak" nitelendirdiği bir kararı kabul etmiştir. Kabul edilen metinde, "Rusya'da 18 ve 19. yüzyıllarda Çerkeslerin yüzde 90>ından fazlası Çarlık rejiminin askeri cezai operasyonları sonucunda ya zorla sürgün edilmiş ya da öldürülmüştür." ifadesi yer almıştır. Böylece Gürcistan, Dünyada "Çerkeş Soykırımını tanıyan ilk ülke olmuştur.

Tarihe bakıldığında, Gürcülerin bu gün Soykırım olarak nitelendirdikleri trajedide kendi veballerinin en az Ruslar kadar olduğu görülür. Bu olaylar yaşanırken Gürcüler, Osmanlıya karşı dindaşı oldukları Ortodoks Rusları desteklemişler ve onlarla beraber hareket etmişlerdir. Çarlık Rusya'sının emperyal çıkarlarına hizmet etmek üzere 1840'lara kadar Rus askeri okullarında 3 nesil eğitim gören Gürcü subaylar Ruslardan daha Rus olarak mezun oldular. Bu dönemde Rus ordusu direnişle karşılaşmadan Gürcistan'ı ilhak etti, Tiflis'i ana karargâh yaptı ve Tiflis'ten Kafkasya'nın ortalarına uzanan askeri yollar inşa etti, yukarıdan ve aşağıdan kuşatılan Kafkasya'nın düşmesinde Gürcüler kilit rol oynadı.

Gürcistan'ın, Çerkeş Soykırımı konusunda samimi olmadığının en önemli kanıtı Ahıska Türkleridir.

Sovyetler Birliği'nin Komünist Partisi Genel Sekreteri İosif Vissariyonoviç Jugaşvili'nin (Stalin) imzasını taşıyan 31 Temmuz 1944 tarihli "Devlet Savunma Komitesi"nin gizli kaydıyla kaleme aldığı karar; Ahıska Türklerinin Anavatanları Ahıska'dan hayvan vagonlarında sürgün edilmelerini emrediyordu.

Ahıska bölgesi, Ahıska, Abastuban, Adigön, Aspinza, Ahılkelek, Azgur ve Hırtız gibi kasabaları ve 200 kadar köyü olan, Türkiye sınırına 15 km mesafede çok eski bir Türklük yurdunun merkezidir(8), Kars ve Ardahan illerimizin doğal ve kültürel devamıdır. Bölgede 1268 yılında Atabekler hükümeti kurulmuştur. Anadolu'nun en uzun ömürlü beyliği olan bu hükümet, 310 yıl yaşamıştır(8). 1578 yılında Osmanlı idaresine geçen bu bölgenin merkezi Ahıska ve yakın çevresi, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Çarlık Rusya'sına bırakılmıştır. İkinci Dünya Savaşı yıllarında kırk bin civarında Ahıskalı gencin SSCB saflarında savaşta olduğu bir dönemde, SSCB lideri Gürcü Stalin ve İçişleri Bakanı Gürcü Beriya, Gürcistan topraklarından Ahıskalıları temizleme operasyonuna başladılar. 15 Kasım 1944 tarihinde bir gece yarısı basılan köy ve kasabaların ahalisi topyekûn Orta Asya ülkelerine sürgün edildiler. Bu sürgünün belli başlı sebebi de yoktu. Halka, "Emniyetiniz için geçici olarak güvenli bölgelere gideceksiniz, kısa süre sonra da döneceksiniz." yalanı söylenmiştir.

Stalin zamanında sürülen bütün toplulukların geri dönüşlerine kapı aralayan SSCB, Ahıska Türklerinin dönüşünü her zamanen gellemiştir. Bunun sebeplerinden biri SSCB yönetiminde Gürcü siyasetçilerin etkili olmasıdır (SSCB Dışişleri Bakanı Şevardnadze gibi). Gürcistan mahallî yönetimleri de Ahıskalıların vatana dönmemesi için her türlü yolu denemişlerdir. Bazı Gürcü yazarları ve siyasetçileri, Ahıska Türklerinin Türk değil Gürcü olduklarını iddia edecek kadar ölçüyü kaçırdılar. Vatana dönmek isteyenlere de kimlik değiştirerek Gürcülüğü kabul etmeleri istendi. Ahıskalıların, Gürcü kökenli Müslümanlar olduğu ve millî adlarının da Meshet olduğu iddia edildi. Bu anlayış günümüzde de devam etmektedir. 1982'de bu yaftayı kabui edip Gürcistan'ın iki köyüne gelen Ahıskalılar, Meshet adıyla iskân edildiler. Toplam 50 hane civarındaki halk, Özürget'e bağlı Nasakiral köyü ile Samtıredi'ye bağlı Kopitnar köyünde yaşamaktadırlar(9). Sonraki dönemlerde, Avrupa Konseyinin kabul ettiği Ahıskalıların anavatana dönüşünü düzenleyen kanun gereğince Gürcistan, 2011 yılı sonrası geri dönüşleri kabul etmek mecburiyetindedir. Fakat Gürcistan'ın tehditkâr ve hileci tutumu Ahıskalılara güven vermediğinden, dönüş için müracaatlar tahminlerin altında kalmış, sadece 15.000 civarında müracaat olmuştur. En son alınan bilgilere göre Ahıska'ya 42, Tiflis'e 33, Özürgeti'ye 36, Kutayıs'a 32 ve Batum-Kobulet'e 20 aile geri dönerek yerleşmiştir(9).

Gürcistan Ahıska Türklerinin anavatanlarına dönüşlerine sürekli zorluk çıkarmaktadır. Peki, Çerkeş soykırımını tanıyan Gürcüler Ahıska Türklerine karşı yapılan soykırımı ve halen süren zulmü nasıl inkâr eder, bu riyakârlık değil mi?

4- Acara Özerk bölgesini işgal etti ve fiilen özerkliği ortadan kaldırdı:

Komşu ülke Gürcistan içerisinde 3 özerk cumhuriyet bulunuyordu, bu özerk cumhuriyetlerden biri Abhazya, diğeri Güney Osetya ve üçüncüsü de Acaristan'dı. Bunlardan Abhazya ve Güney Osetya Gürcistan . tarafından ezilip yok edilmek istendi ancak bu girişimleri Gürcistan açısından hüsran ile sonuçlandı ve bu iki özerk cumhuriyet bağımsızlıklarını ilan etti, Acaristan ise fiilen ezilip yok edildi.

Gürcistan; Sovyet ittifakı dağılıp bağımsızlığını kazandıktan bir süre sonra 1992 yılında Şevardnadze'nin Devlet Başkanlığı döneminde Abhazya'yı işgal etmişti. Bu saldırı; Abhaz'ların ve Kafkas halklarının tamamının ve en önemlisi Acaralı'ların da katıldığı savaş sonucunda geri püskürtülmüş ve Abhazya bağımsızlığına kavuşmuştur. Türkiye; kendisi açısından stratejik önemi yadsınamaz durumda ve onun ötesinde tarihi-kültürel bağları olan Abhazya'ya gereken ilgi ve yakınlığı göstermemiş, bu stratejik ülke adeta Ruslara hediye edilmiştir, üstüne üstlük Gürcülerin baskılarına boyun eğildiği için halen ağır bir ambargo da devam ettirilmektedir.

Daha sonra, Amerika destekli Soros gurubunun 2003 yılında gerçekleştirdiği "Gül Devrimi" ile Saakaşvili, Amerika'dan gelip Gürcistan Cumhurbaşkanı oldu.

Mayıs 2004 yılına kadar, Sarp sınır kapımızın hemen öteki tarafında özerk bir cumhuriyet bulunuyordu. Bu devletin adı "Acara Özerk Cumhuriyeti" idi. Başkenti Batum olan bu cumhuriyette 350 bin kadar Acaralı, camilerinde ibadet ediyor ve Türkiye'nin garantörlüğünde olduklarını sanarak yaşıyorlardı. Çoğunluğu Müslüman olan bölgenin Yukarı Acara köyleri Bako, Sukana, Zablana, Txilvana, Kalota, Rakta, Vernep, Kuvatiya, Çençlixev, Gincavur, Çançxalo, Zamlet, Xixazır, Puşukavur, Xula, Mumsuyu vb. Türkçe konuşmaktadır(lO).

Gürcistan'ın her yıl vergi adı altında Acaristan'dan istediği haracı ödemek istemeyen Acaristan Cumhurbaşkanı Aslan Abaşidze Gürcü baskısına karşı uzun süre direndi.

Sonunda, Batum'da gösteri düzenleyen 500 Gürcü talebeye su sıkıldığı gerekçesi ile harekete geçen Gürcü tankları Acaristan'ı işgal etmeye başladı.

Kars anlaşması gereği Türkiye'nin garantörlüğü altında olan Acaristan, Türkiye'den yardım talebinde bulundu, Acaristan Parlamento Başkanı Georgi Tsintsikladze Türkiye'ye ilhak kararını parlamento gündemine aldı. Ancak ne bu karar ne de Aslan Abaşidze'nin feryatları, Türkiye tarafından duyulmadı. Ankara "Durum Gürcistan'ın iç işleridir." açıklamasını yaptı. Bu açıklama ile rahatlayan Gürcü Cumhurbaşkanı ordu birliklerine Acara bölgesini işgal emri verdi.

Gürcü tanklarını Acara Başkentine (Batum) sokmamak için son çare olarak üç köprüyü havaya uçuran Acara yerel kuvvetleri ablukaya bir süre direndiler. Şiddetli çarpışmalar oldu. Ancak Türkiye'den beklentilerine cevap gelmeyince sıkışan Aslan Abaşidze'yi Ruslar kurtardı ve Batum'dan çıkarıp aldılar. Acara Cumhuriyeti şimdi kâğıt üstünde mevcut ancak fiili olarak ise artık yok. Anlatılanlar sanki çok geçmişte yaşanmış gibi geliyor değil mi? Hâlbuki bunların hepsi 2004 yılında yaşandı.

Acaristan'ı işgal eden şövenist başkan Mikhail Saakaşvilli, birkaç yıl sonra Acaristan'da kazandığı başarının sarhoşluğuyla aynı saldırıyı Güney Osetya'ya da yapmak istedi ve Acaristan'a gönderdiği tankları bu kez oraya sürdü. Gürcü birlikleri, 7 Ağustos 2008 yılında başlattıkları kara harekâtında Güney Osetya'nın başkenti Tshinvali'ye kadar girdi ve bölgeyi denetimi altına aldığını duyurdu.

Ancak Osetya'nın garantörü Türkiye değil, Rusya idi ve operasyona sert tepki gösteren Rusya, 8 Ağustos 2008'de Kuzey Osetya'daki birliklerini harekete geçirerek, Tshinvali'ye kara ve havadan harekât düzenledi. Gürcü güçlerini geri püskürten Rusya, kara birliklerini başkent Tiflis'e 40 kilometre mesafedeki Kaspi kentine kadar gönderdi ve bölgede denetimi tamamıyla eline geçirdi. Gürcistan'ın Poti Limanı'nı kuşatan Rusya, donanmasını da Karadeniz açıklarına getirdi.

Gürcistan'ı bölgede başlattığı askeri operasyon yüzünden binlerce sivilin ölümüne neden olmakla suçlayan Rusya, başkent Tiflis başta olmak üzere ülke genelindeki stratejik öneme sahip tüm askeri hedefleri bombardımana tuttu. Gürcü Cumhurbaşkanının Rusların Gürcistan'ı işgal haberini alınca kravatını yediğini, demeç verirken duyulan bir gürültü üzerine Rus uçağı geliyor diye kendisini yerlere atışını, dünya televizyonlarından izledik.

 Acaralar kimdir?,

Acaralar Kıpçak ve Kuman Türkleri soyundan gelmektedirler. M.Ö. 8.yy.dan itibaren bu bölgede yaşamaya başlamışlardır(ll). Önceleri Gürcülerin etkisi ile Hıristiyan dinini, kabul etmişler, uzun yıllar bu bölgede devletler kurarak yaşamışlardı. Selçukluların buralara gelmesi ile aynı dili konuştukları soydaşlarının dinini benimseyerek Müslüman olmuşlardır.

Çeşitli savaşlar ve işgaller neticesinde tarih boyunca Gürcülerin devam eden ulusalcı şoven tavırları nedeni ile bu bölgedeki Türkçe yer ve yöre isimleri unutturulmuş yerine Gürcüce isimler konmuştur. Gürcülerin asırlardan beri sürdürdükleri propaganda sonucunda buradaki bir kısım halk, kendini Müslüman olmuş Gürcü olarak görmüştür. Tarihçilerimize göre ise Gürcüler ile Acarlar farklı ırklara aittir, aralarında bir akrabalık bağı dahi yoktur(12). Kırım Savaşı, 93 Harbi ve 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Gürcistan'dan Türkiye'ye göç eden halk, Acaristan bölgesinden göç etmişlerdir. Bu kişilere ülkemizde "Gürcü" denir ki bu zaten Gürcülerin isteği bir ifade şeklidir ve onların propagandasına alet olunmaktır.

Gürcü araştırmacılar; Artvin'den Erzurum'a, Karadeniz'de Trabzon'a kadar; kiliseleri incelemekte ve onlara sahip çıkmaya yeltenmekte ve Türkiye'den toprak taleplerine bu şekilde kültürel kanıtlar bulmaya çalışmaktadırlar. Hâlbuki bu yörede bulunan tarihi eserlerin; Hristiyan Kıpçaklara ait olduğu tarihçilerimiz tarafından bilinmektedir.

Özerkliği fiilen ortadan kaldırılan Acaristan'da köylerde bulunan camiler bakımsızlıktan yıkılmakta, yanlarına devlet tarafından kiliseler inşa edilmektedir. Müslüman halkın din değiştirmesi teşvik edilmekte, din değiştirenler, büyük törenlerle Hristiyan dinine kabul edilmektedir. Din değiştirmek istemeyenlere dolaylı zorlamalarla baskılar uygulanmakta, ekonomik olarak zora sokulmakta, sıkıntıya düşürülmektedirler.

 

Sonuç

a- Acara ve Ahıska konusu, Türkiye'nin görmek ve düşünmek istemediği ancak yakın gelecekte güvenliğini tehdit edecek önemli konulardan biridir. Türkiye; garantörü olduğu Acaristan'ın menfaatleri doğrultusunda, 13 Ekim 1921 tarihli Kars ve 1992 tarihli Türkiye-Gürcistan Dostluk ve İşbirliği Anlaşmalarını masaya yatırmalıdır. Söz konusu anlaşmalara uygun olmayan bir şekilde Gürcistan Anayasasında ve Acaristan Anayasasında yaptığı hukuka aykırı değişiklikleri iptal etmesi istenerek, diplomatik araçları kullanmak suretiyle aramızdaki anlaşmalara sadık kalması sağlanmalıdır.

b- Gürcistan'ın Acaristan'a uyguladığı asimilasyona son vermesi sağlanmalı, Acaristan'a doğrudan ekonomik, kültürel ve teknik yardım olanakları sunulmalıdır.

c- Stalin tarafından sürgün edilen Acara ve Ahıska Türklerinin topraklarına dönmesi için baskılar arttırılmalı, vatanına dönemeyen büyük bir toplumun varlığı dünya gündemine taşınmalıdır(Türkiye bölgesinde önemli bir bölgesel güç olduğunu iddia ederken 21. yüzılda sürgündeki soydaşlarının Ahıska bölgesindeki kendi topraklarına dönmesini sağlayamıyorsa sadece kendisini kandırıyor demektir.).

d- Gürcistan'ın topraklarımız üzerindeki art niyetli iddialarına karşı, akademik çalışmalar yapılmalı ve tarihi belgeler yardımıyla muhtemel asılsız iddiaları boşa çıkartılmalıdır. Ermeni meselesinin de bu şekilde başlayan ve daha sonra bütün dünyanın gündemine taşınan bir konu olduğu unutulmamalı, zamanında tedbirler alınması yönünde ders çıkarılmalıdır.

e- Gürcistan Türk Cumhuriyetleri'ne açılan tek kapımız olma özelliğinden çıkartmalı, alternatif çözümler üretilmelidir.

f- Acara bölgesinden, Türkiye'ye göç etmiş muhacirlere "Gürcü" demek yerine "Acara Türkü" veya "Gürcistan Türkü" ifadelerinden birisi tercih edilmeli, kendilerinin Gürcü olduğunu zanneden ve bu propagandanın etkisinde olan bu insanlarımıza, gerçekler anlatılarak bilinçlendirilmeleri sağlanmalıdır.

 

“ Gürcistan'ın her yıl vergi adı altında Acaristan'dan istediği haracı ödemek istemeyen Acaristan Cumhurbaşkanı Aslan Abaşidze Gürcü baskısına karşı uzun süre direndi. Sonunda, Batum'da gösteri düzenleyen SOO Gürcü talebeye su sıkıldığı gerekçesi ile harekete geçen Gürcü tankları Acaristan'ı işgal etmeye başladı.”

 

1.            01 Haziran 2011 tarihli Milliyet Gazetesi

2.            04 Eylül 2011 Hürriyet Gazetesi, 10 Ekim 2011 USAK Stratejik Gündem İnternet sitesi, vb.

3.            Kızılay İnternet sitesi,

4.            4 Mart 2008 Hürriyet Gazetesi "Türk şirketi Adzhar Enerji'nin, Gürcistan'da, yedi adet hidroelektrik santrali inşa edeceği bildirildi"

5.            26.05.2011 tarihli ve 31.05.2011 tarihli Takvim Gazetesi, Emin

Pazarcı köşe yazıları

6.            Dr. Nur Jale Ece Orsam deniz güvenliği Danışmanı, Ortadoğu Analiz, Ekim'09 Cilt 1 - Sayı 10

7.            Ortadoğu Gazetesi, Ajans Kafkas, Dünya Gündemi Gazetesi

8.            Yunus Zeyrek, Ahıska Araştırmaları, Ankara 2006, s. 9

9.            Yunus Zeyrek Ahıska Araştırmaları, Ankara 2006, s. 13

10.          Ünal KALAYCI, Gürcistan'da Yaşayan Farklı Topluluklar ve Ortak Dil Türkçe, Bizim Ahıska

11.          Tuba Tombuloğlu, Kafkasya'nın Etnik ve Kültürel Yapısının oluşumunda Türklerin rolü

12.          Yunus Zeyrek, Ahıska Bölgesi ve Ahıska Türkleri

 

Kaynak: Yerli Düşünce Dergisi Ocak 2015 Sayı:1

 

 

 

Bu yazı 6039 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI