içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Suni Çizilen Devlet Sınırları Savaş Davetiyesi Değil mi?

Suni Çizilen Devlet Sınırları Savaş Davetiyesi Değil mi?

 

Emperyal devletlerin faşist yöneticileri cetvel ve pergel ile dünyanın birçok bölgesinde suni devlet sınırları çizip savaşlara, göz yaşlara, hasretlere, özlemlere, diasporik yaşamlara davetiye çıkardılar.

 

Günümüzde emperyal devletlerin faşist yöneticileri tarafından çizilen suni sınırlar en çok Ortadoğu ülkeleri ile Kuzey Kafkas ülkeleri Güney Kafkas ülkelerini barış, dostluk, kardeşlikten uzaklaştırmakta savaşlara sebep olmaktalar.

 

Dünya faşistlerinin baş aktörü STALİN Güney Kafkas sınırlarını çizerken gelecekte Ermenistan ve Azerbaycan bu suni sınırlar yüzünden savaşsınlar Gürcistan rahat etsin diye düşündü.

 

Nahcıvan Özerk Bölgesi Azerbaycan Cumhuriyetine bağlı ancak Azerbaycan’la kara bağlantısı yok, arada Ermenistan toprakları var.

 

Stalin benzer bir tasarımı Kuzey Kafkas coğrafyasında da yaptı. Bugün Ermenistan ve Azerbaycan arasında sınır savaşı hala devam etmekte, bu kirli savaşın Kuzey Kafkasya coğrafyasına etkileri olacak demografik dengeler, ekonomik dengeleri bozacaktır. Bundan en çok etkilenecek ülkeler bağımsız Abhazya Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu içinde yer alan Adige Cumhuriyeti olacaktır.

 

5 Ekim 2020 tarihinde 29.cu kuruluş yıldönümünü kutladığımız Adige Cumhuriyetinin sınırları defalarca değişmesine rağmen Faşist Stalin’in bu uygulaması hala doğal, tarihi sınırlara kavuşmuş değil.

 

Azerbaycan-Ermenistan savaşı Rusya Federasyonunda Krasnodar, Armavir ve Soçi bölgelerini de demografik olarak etkileyecektir. Keza Gürcistan Cumhuriyeti içinde Azeri halkının yaşadığı Borçalı bölgesi ile Ermeni halkının yaşadığı Javeti bölgesi de bu savaştan etkilenecektir.

 

Savaşın insancıl sosyal boyutu yanında büyük bir ekonomik boyutu da var. Azerbaycan’ın petrol ve doğal gazı Gürcistan üzerinden Türkiye'ye geliyor. Dolayısıyla bu petrol ve doğal gaz hattı da savaşta hedef oluyor.

 

Gerek Güney Kafkasya gerek Kuzey Kafkasya çok dilli, çok kültürlü, çok inançlı bir bölgedir. Halkların kardeşliğini dikkate almayarak Homojen bir devlet hayal edenler, hayallerinin kurbanı olacaktır.

 

Azerbaycan devleti zaman zaman çok dilli, çok kültürlü, çok inançlı yapısını dikkate almayarak sınırları içinde yaşayan Ermeni. Ezidi Kürtlerini, Kuzey Kafkas Kökenli Avar ve Lezgi halklarına insan haklarından uzak, demokrasi ile bağdaşmayan uygulamalarda bulunduğu da bir gerçek.

 

Yukarı Karabağ SSCB döneminde Özerk bir statüsü olan bir devletti. SSCB dağıldı ben Yukarı Karabağ da özerk bir yönetim tanımam demek demokrasi ve insan hakları ile bağdaşır bir durum değildir.

 

Aynı yaklaşımı Gürcistan devletinde gördük.1992'de Gürcistan faşist yönetim ile kendilerine milliyetçi diyen aslında yüzde yüz ırkçı olan bazı Kartvel kesiminden şunları duyduk. ''Gürcistan içinde Abhazlar olacak ama Abhazya diye bir idari bölge olmayacak.” Oysa 1917'de SSCB 'liğini oluşturan birlik Cumhuriyetlerinden biride Abhazya Cumhuriyetiydi. Lenin öldükten sonra işbaşına gelen Gürcü Faşist Stalin Abhaz halkının hür iradesini dikkate almayarak, halkın oyuna başvurmadan Abhazya'yı Özerk Cumhuriyet statüsüne indirerek Gürcistan'a bağladı. SSCB dağıldıktan sonra işbaşında olan faşist yeni Gürcistan yönetimi, Abhazya'nın Özek Cumhuriyet statüsüne dahi tahammül edemeyerek 14 Ağustos 1992'de savaşı başlattı.

 

Özetle; pergel ve cetvelle ülkelere suni sınırlar çizen emperyal devletlerin faşist yöneticileri, günümüz demokrasi ve insan hakları anlayışına göre savaş suçlusudur.

 

 

 

Bu yazı 5053 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI