içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Ajurnıhua, Yeni Yılınız Kutlu Olsun.

Bir halkın halk olarak yaşayabilmesi için, o halkın sadece anadilinin, kültürünün değil; o halkın halk biliminin de kısmen dahi olsa yaşaması gerekir.

Halk bilimi, bir halkı diğer halklardan ayıran, ona yeni bir çehre, yeni bir renk veren, onu tanıtan, onun kartviziti olan metotlar zinciridir.

Günümüzde çeşitli üniversitelerde halk bilimi bölümleri veya kürsüleri açılmış, gençlere dünkü yaşantıda var olan motifleri, davranışları, sesleri bugüne taşıtılarak, onları yaşatma, hatırlama ve gelecek nesillere aktarma gibi önemli fonksiyonlar yüklemektedir.

Halk bilimine günümüzde bir başka kesim ise sadece folklor demektedir. Halk bilimi eşittir folklor ama folklor sadece müzik, sadece dans, sadece şarkı türkü değil, bir yaşam biçimidir.

Elbette günümüzde ve günümüz inanç ve düşüncesinde halk biliminin tüm öğelerinin pratik bulması mümkün değildir. Gelişen teknoloji, değişen düşünce yapısı ile dün olan bir takım ritüeller bugün uygulanamaz ama bunları bilmek, unutmamak, gelecek nesillere aktarmak gerekir.

Batı ülkelerinde çok sık rastladığımız karnavalların bir amacı da dün olan bir takım ritüellerin bugün kısmen canlandırılarak bir gün, bir saat dahi olsa onları günümüz insanlarına  aktarmaktır.

Halk biliminin onlarca, yüzlerce dalı bulunmaktadır. Birkaç örnek verecek olursak…

- Doğum, evlenme, çocuk büyütme, ölüm adetleri,

- Geleneksel tarım, avlanma araç ve gereçleri,

- Mutfak araç ve gereçleri, yemek türleri, yemek protokolleri,

 - Ağıtlar, ninniler, şarkı ve türküler, bilmeceler, seyirlik oyunlar, enstrümanlar, müzik ve geleneksel danslar,

- Giyim kuşam adetleri, geleneksel motifler, renk tercihleri,

- Özel günler, anma ve kutlama şekilleri,

- Batıl inançlar, büyü, tılsım, nazardan korunma uygulamaları,

- Bireylerin sosyal yaşantıya girme şekilleri ve konumları,

- Dualar, beddualar, küfürler…

Evet, küfürler de halk biliminin önemli bir unsurudur. Küfür ediş şekli ve küfür sözcükleri bir halkı diğer bir halktan ayıran önemli bir özelliktir.

Bir Abhazın, bir Adigenin, bir Ubuhun küfür ettiğini görüp duyarsak bunu bilen kişi “ha bunlar bizimkiler” diyebilir. Abhaz-Adige-Ubuhların tüm halk bilimi unsurları birebir aynı olduğu gibi, küfürleri de aynıdır.

Kuzey Kafkasya coğrafyasında yaşayan halklar aynı etnik kökenden gelmemelerine, aynı dili konuşmamalarına rağmen kültür ve halk bilimlerinin benzerliği onları aynı potada, aynı mozaikte, aynı ebruda birleştirmektedir. İşte halk biliminin büyük gücü buradadır. Halk bilimi en kuvvetli çimentodan daha etkili bir birleştirici ve daha sağlamlaştırıcı bir güçtür

 

***

Bu yıl Ajırnuha 13 Ocak 2019 Pazar, saat 20.00'de dernek salonumuzdaki gece de bizlerle birlikte olmaktan onur duyacağız. Diyen İstanbul  Abhaz Kültür Derneği’nde diasporada unutulan  halk biliminin bir dalı beşinci defa tekrar yaşam bulacak. Büyük bir katılım ve coşku ile kutlayacağız inşallah

Ajurnıhua, yani  yeni yıl  anma ve kutlama töreni Abhazya’da binlerce yıldan beri devam etmekteydi ama diasporada unutulmuştu.

Bu yıl beşinci defa geleneksel Abhaz yeni yılı kutlayacağız. Abhaz halkı 13 Ocak tarihini dünyanın kurulduğu, yaşamın başladığı tarih olarak kabul eder ve adına da Ajurnıhua der.

Ajurnıhua’nın yani yeni yılın Abhaz ritüelleri ile kutlanmasında ne Hıristiyanlık, ne de  Müslümanlığın motifleri vardır. Hıristiyanlık ve Müslümanlıktan çok önceleri de Abhazların bu geleneksel inançları aynı aile bireylerini bir araya getiren bir seremoniydi. Bu seremonide din yoktur ancak tanrı (ANÇÜA) vardır. Tanrıya dua ve şükür vardır. Bu şükür ve duada, Adigelerde olduğu gibi, demirciler tanrısı vasıtası ile canlı ve cansız her şeyi yaratan Ançüa'ya ulaşma ve sesini duyurma çabası vardır.

Ajurnıhua, yani yeni yılın başlangıcı töreni için aileler önceden hazırlıklarını yaparlar ve o gün kendilerine törende ikram edilecek yemekler dışında başka yemek yemezler. Sesiz, sakin bir şekilde, gürültü yapmaktan sakınarak en yeni giysileri ile törene katılırlar. Tören o ailenin yaşlı ve bilge büyüğü tahmada tarafından idare edilir.

Ajurnıhua töreni için gereken malzeme ve görselleri şöyle sıralayabiliriz:

- Keçi veya dana ciğeri,

- Kesilip hazırlanmış pişmeye hazır bir horoz ve tencere,

- Ciğeri ateşte kebap yapmak için kullanılacak çeviz ağacından şişler,

- Ev yapımı şarap, peynirli pide veya peynirli poğaça,

- Örs, çekiç ve ailenin evinde büyük bir dikkatle saklanan bir demir parçası ve bir maşa,

 - Yakacak odun, defne ve kotoş ağacının kurumuş yaprakları (kotoş ağacı Abhaz ve Adigelerde kutsal bir ağaç olup, önemli toplantılar bu ağacın altında yapılırdı. Kotoş ağacı kayıngiller familyasının meşe grubuna giren bir ağaç olup, yaprakları kestane yaprağını andırmaktadır. Bu ağaca Doğu Karadeniz meşesi de denilmektedir.)

- Kafkas kalpağı ve Kafkas kemeri ile Kafkas içki kadehi,

Kafkas kemeri birlik ve beraberliği temsilen kapalı tutulup, ortasına tüm Kafkas halklarını temsil eden Kafkas kalpağı konulur. Yanına örs ve çekiç ile Kafkas içki kadehi ve maşa konulur.

Toplanan odunlar yakılır ve üstüne duman oluşması için kotoş ve defne yaprağı serpili. Kesilip hazırlanan horoz pişmesi için ateşe konulur. Nesilden nesile aktarılarak saklanan evden getirilmiş demir parçası kızarması için ateşin içine atılır.

Kurumuş kotoş ve defne ağacı yapraklarının yanması esnasında oluşan dumana aile bireyleri sırayla sessiz bir şekilde ellerini ve yüzlerini tutar ve  tütsülenirler.

Horoz pişince yanan odunlar da artık köz haline gelmiştir, işte tam bu sırada ceviz dalından yapılan şişlere dizilen ciğerler ateşe verilir, üzerlerine şarap dökülür.

Ciğerler pişince ailenin tahmadası tadına bakar ve kendi eliyle ailenin fertlerinin hepsine ciğer ikramında bulunur. Ardından ev yapımı şarabı Kafkas içki kadehine koyar ve ayağa kalkar. Bu esnada tüm aile bireyleri ayaktadır. Tahmada  duaya başlar. Şarapla yapılan duadan sonra tahmada eline maşayı alır ateşte kızarmış demir parçasını tutar  ve örse getirerek elindeki çekiçle demiri dövmeye başlar. Bir taraftan demiri döverken, bir taraftan da demirciler tanrısı aracılığı ile her şeyi yaratan tanrıya (ANÇÜA HAZŞAZ) önce şükreder, sonra dua ile isteklerde bulunur.

Aile bireyleri ciğer, horoz, peynirli pide veya peynirli boğaca yedikten ve şarabı içtikten sonra birbirlerini kutlar ertesi güne kadar artık başka bir şey yemez ve içmezler. Tahmada ailenin demirinin gelecek yıla kadar saklanması ve korunması için onu sarar ve aile bireylerinin birine emanet eder. O birey de o emaneti gereği gibi saklar, muhafaza eder.

Görüldüğü gibi, tahmada Ajurnıhua töreninde elinde şarap kadehi varken ve demiri döverken tanrıya şükür ederek dua yapmakta.

Dua, tüm dinlerin en temelini oluşturmuyor mu? İşte burada da dua var. Dua halk biliminin önemli unsurlarından biridir. Her halkın duası ve dua ediş şekli ayrı ayrıdır, hatta aynı dinden olup farklı farklı dua eden halklar vardır. Abhaz ve Adigelerin dua ediş şekli de farklıdır. Bazı halklar dua ederken “tanrım bana şunu şunu ver” derler. Abhaz, Adige ve Ubuhlar ise dua ederken “tanrı bana şunu şunu ver” demezler; “şunun olabilmesi için, şunun yapılabilmesi için bana gereken kuvveti ver” derler. Yani bedavacı bir halk değildir.

Siz hiç dilenci Çerkes gördünüz mü?

Ben görmedim.

Abhazların 13 Ocak tarihinde yapılan ajınhua töreninde görülen ritüellerin benzerleri diğer Kuzey Kafkas kardeş halklarda aynı tarihte olmasa da görülmekte ve bazı Kuzey Kafkas halkları da buna '' sossuu'' töreni demektedirler.

UNESCO; somut olmayan dünya kültür miraslarının listesini çıkartıp koruma altına almaktadır. Biz Kuzey Kafkas halklarının somut olmayan büyük bir kültür mirası var. Bunu korumalı, UNESCO'nun listesine bunları kayıt ettirebilmek için gereken çabayı göstermeliyiz.

HAY MARJA! Biz bunu yapabilir, başarabiliriz.

Ajurnıhua, yeni yıl dolaysıyla sağlık, esenlik, barış, dostluk, kardeşlik dileklerimi sunuyorum.

 

ÇAANI BİZİYALA ŞÜNEYYAT!

 

Bu yazı 10477 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI