içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Çerkes’im diyor arkası yok.

Çerkes’im diyor arkası yok.

 

Yaşam mücadelesinde 65 i geçtim. Ancak 17,5 dan 18 olduğum tarihlerde doğdum. İstanbul’da yaşadım ve yaşamaya da devam ediyorum.

 

Bir gece yarısı evime gitmek için bindiğim belediye otobüsünde bülbül gibi şakıyan, neşeli, gülen, eğlenen bir grupla karşılaştım. Konuştukları lisan Abazaçaydı. Ama ben bir kelime dahi bilmiyordum. Olsun onların konuştuğu dil benim hem ana hem baba dilim. Ben bilmiyorsam da benim insanlarımdı. Onlarla bende mutlu oldum.

 

Kendileri ile konuşmak, tanışmak istedim ve önümde oturanın omzuna dokundum.

 

Konuştuğunuz dil Abazaça ne yazık ki ben bu dili konuşamıyor hatta anlayamıyorum dedim.

 

Öyle mi?

 

Kimlerdensin?

 

Atsanba’yım.

 

Annen de Abaza mı?

 

Evet.

 

Peki, o kimlerden?

 

İşte benim doğum tarihim.

 

Onyedibuçuktan onsekiz olduğum yaş aralığındayım ve annemin sülale adını bilmiyorum.

 

Bilmiyorum dedim.

 

Otobüsün içinde kahkaha tufanı koptu.

 

Neden? Çünkü ben annemin soyunu bilmiyorum.

 

Yarabbi şu otobüs yarılsın da ben de aşağı düşeyim bu utancı daha fazla yaşamayayım.

 

Sohbeti kestim. Gidebileceğim en hızlı bir şekilde anneme koştum. Zaman gece yarısını çoktan geçmişti. Onu uyandırdım ve sorular sormaya başladım. Kimsin? Nesin? Soyun ne? Sorular, sorular.

 

Annem iki göz iki çeşme anlattı, ben dinledim.

 

Netice? Büyükşehirde yaşamanın bedeli doğal asimilasyon. Babam 16 yaşında İstanbul’a gelmiş 20 sine gelmeden evin en küçük oğlu olmasına rağmen görücü usulü, birilerinin bildiği birilerinin bilmediği en hızlı evliliklerini çocuk yaşta gerçekleştirmiş ve büyükşehir kıskacında yaşam başlamış. Babam benden yirmi yaş büyük. O da şüpheli. Günümüzde annem ana dilini unutmuş babam benim öğrendiğim kadarını bile bilmiyor.

 

Kendimi Abhaz kültürünün içine attım. O tarihlere kadar hiç yan yana gelmediğim ama adını duyduğum, ne öğrendi isem ondan öğrendiğim Şendoğan Ajund (Abhazya Gazisi) ile çok birlikte oldum. Ona çok şey borçluyum. Nur içinde yat sevgili kardeşim.

 

Yukarıda anlattığım konular 16 Kasım 2019 akşamı tanıştığım Eskişehir’li bir Hatkoy yeğenim ile karşılaşmam sebep oldu.

 

Yaptığımız konuşma sonucunda bir karara varmış olacak ki nereli olduğumu sordu.

 

Sakarya'lıyım.

 

Sen nerelisin diye sorduğumda “Biz Çerkes’iz” Eskişehir’liyim dedi.

 

Çerkesim demesi beni mutlu etmişti. Öylemi! “bende Abaza’yım” dediğimde sohbetim kendisini etkilemiş olacak ki “ bu asalet nereden geliyor belli oldu” dedi.

 

Peki, hangi boydansın?

 

İşte yeni bir doğum tarihi. 16 Ekim 2019. Saat gece yarısından sonra

 

Bilmiyorum.

 

Olsun ailen annen baban sülalen kimin kimsen yok mu?

 

Yeni bir hayat hikâyesi. Yaşını sormadım ama genç yaşta feleğin çemberinden geçen bir kardeşim.

 

Vakit gece yarısını geçmiş. Babamı arayacağım dedi ve aradı. Babası ile yaptığı konuşmasını bana da dinlettirdi.

 

Bu genç kardeşimde kendimi gördüm.

 

Köyünü, sülale adını, boyunu babasından öğrendi/k

 

Kendisine İstanbul Kuzey Kafkas Kültür Derneğine gitmesini salık verdim. Gideceğim dedi

 

Demek ki Çerkes olmak ta, Çerkes’im demek de yetmiyor.

 

Ya ne olmalı?

 

…………………….

 

Bu HATKOY kardeşimin doğum günü kutlu olsun.

Bu yazı 9204 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI