içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Ajund Şendoğan;

Ajund Şendoğan;

 

Tarihini hatırlamıyorum. Aşba Bekir Üşüyorum isimli kitabı yazmış Hüseyin Aykut hocam üzerinde çalışıyor. Ben de zaman zaman Sakarya ya gittiğimde sağ olsun Hüseyin Hocam beni misafir eder birlikte sohbet yemek derken sabahlar toplumumuzla ilgili sohbetler yapardık. Hocam felsefeci olduğu için kelimelerin derinliğini ondan dinlemekten büyük keyif alırdım. Hala da öyle ama o artık Kıbrıs’lı oldu. Görüşmek pek mümkün olmuyor.

 

Benim asıl meramım Şenan yani diğer adı ile Şendoğan. Arkadaşları her iki adını da kullanır.  Şendoğan adı gibi bir insandı. Bulunduğu yere renk katan,  esprileri ile neşelendiren, Alayfe/Xabze yi iyi bilen sevimli cana yakın harika bir insandı.

 

Bir gün bir kız kardeşimiz sordu.

 

- Sen ne kadar fıkra biliyorsun?

- Ne bileyim biraz bilirim herhalde!

- 100 Tane bilir misin?

- Oh. Onu bir nefeste anlatırım.

 

Bu sözü bile bir fıkra değil mi?

 

Çeşitli gazeteler, dergiler Şendoğan’ın hayatından kesitler yayımlamıştır. Özellikle Gürcistan-Abhazya Savaşı anılarını bolca yayınladılar.  Ama ben ve birkaç arkadaşı kendi ağzından her seferinde başka, başka maceralarını dinledim.

 

Aşba Bekir “Üşüyorum” ile cesaret vermişti. Hatta yol açmıştı. Ama ne yazık ki Bekir’i takip eden bir gazimiz olmadı. Ben az buçuk meraklı biri olarak onun anılarını kitaplaştırmak lazım geldiğini defalarca kendisine söyledim. Sen mutlaka yazmalısın. Dedim. Ama maalesef olmadı. Diğer gazi kardeşlerimize de aynı şeyi söylüyor, mutlaka yazmalarını özellikle rica ediyorum. Bekir Aşba kardeşime de sonsuz teşekkür ediyorum. Anılarını bizimle paylaştığı için.

 

Şendoğan’ın anılarını toparlamak ve kitap haline getirmek için bazı girişimlerim oldu. Kendisini kamera karşısına aldım, anlattırdım. Çünkü yazmasını sevmiyor, kalem tutmayı nedense istemiyordu. Bir buçuk ay gibi bir süre ile kendisini kayıt altına aldım. Onunla birlikte olayların yaşandığı bölgeleri gezdim. Bazen yanında birlikte olduğu arkadaşlarından bir kısmını dâhil ettim. Peki, nerede bu yaptıkların diyenleri duyar gibiyim. Hiç sormayın. Video kayıtlarını harici bir belleğe aktardım, ancak o belliği kaybettim. İnşallah dağda bayırda düşürmedim. Hala bir ümit belki bir yerden elime ulaşır diye bekliyorum.

 

Şenan yani Şendoğan o büyükle büyük, küçükle küçük hepimizin kıymetlisi. Benim için de özel birisi. Biliyor musunuz çocuklarımın annesini istemeye giden Şenan dı. Yani Şendoğan.

 

İşte idim eşim aradı vefat haberini almış beni arıyor baş sağlığı verecek ama veremedi başladı gözyaşlarını dökmeye

 

“O benim yüreği büyük, kalbi güzel ağabeyim, ben onu çok seviyordum”

 

İnan bana o da seni çok seviyor diyebildim.

 

Beni başka arayanlar da oldu. Şendoğan’ın ailesi gibi gören dostlarım sağ olsunlar aradılar. Her birine ayrı ayrı teşekkür ederim.

 

Şendoğan için Abaş Olgun farklıdır.

 

Bunu defalarca kendisinden duydum. Bugün Abaş Olgun beni aradı, üzüntülerini anlattı. An itibariyle bir grup arkadaşları ile Şendoğan’ı anıyorlar. Bir hafta içerisinde o jenerasyon bir araya gelecek dernekte bir etkinlik yaparak onu yad edecekler. Şimdi daha iyi anladım ki Şendoğan  Abaş Olgun için de farklıymış.

 

Şendoğan’ın vefat haberini uzun süre yapamadım. Beni o kadar çok etkilemişti ki ne yapacağımı bilemedim. Ama yapmalıydım. Onun anısına hürmeten kardeşliğine hürmeten yapmalı tüm sevenlerine duyurmalıydım. 

 

Mekânın cennet olsun benim değerli kardeşim.

Özen Atsanba

İstanbul 14.09.2018

 

Bu yazı 10553 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI