içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

İlm-i siyaset 2

İlm-i siyaset  2

 

İlk bölümde anlatmaya çalıştığım şey daha çok siyasetin,siyasi davranış biçiminin meseleleri çözmekteki düşünce,davranış,sonuç alma zenginliğini gösteren bir nitelik taşıyor. Dolayısıyla siyaset bu zenginliğiyle cazip. Asıl sorun onun cazibesine kapılıp hiç bir eğitime sahip olmaksızın, amatörce bu önemli kurumu kullanmaya çalışmak. Bu yapılmaya çalışıldığında "çuvallamamak "pek mümkün değil.

 

Tabii burada ülkeler yöneten, yönetmeye talip olan bir yapının seçkin, özel insanlar tarafından yapılması gerektiği gibi bir tavrı takındığımız sanılmasın. Herkesin meselelere yaklaşımında bir farklılık ve özgünlük vardır. Bu farklılığı ve kendine özgülüğü ortadan kaldıran veya birbirine yaklaştıran yegane husus "Toplumsal çıkar, Ulusal çıkar" temelinde geliştirilen özverili yaklaşımdır. Bu konudaki başarı veya başarısızlıktır farklı dünya görüşlerine sahip insanları bir araya getirebilme başarısı yada başarısızlığı.

 

Siyaset caziptir,kazanımları,getirileri göz önüne alındığında bu cazibe ve çekicilik kat be kat artmaktadır.

 

İyi güzel de, bizler bu cazibeli talebi gerçekleştirecek sayısal üstünlüğe sahipmiyiz?Belli birkaç bölge dışında her şeye oy sayısı, sayısal üstünlük olarak bakılan bir mecrada başarılı olmak, hele de farklı siyasal düşünceye sahip insanlar tarafından nasıl mümkün olabilecektir? Gelinen noktada çok bariz örnekler varken, neden kendimizi "buğday ambarında "görmeye çalışıyoruz ki? Bir önceki dönemde yaşadığımız toplumda belli bir kariyer yapmış bir kardeşimiz rahatlıkla bizlerin vereceği oylarla vekil seçilebilecekken neden kardeşlerinin oy vermemesi sebebiyle seçilemedi? Eleştiriler iki noktada yoğunlaşıyordu;

 

1.Kendi toplumunda yeterince yer almaması, düğün ve cenazelerde görünmemesi,

 

2.Sosyal demokrat olarak anılan bir siyasal partiden aday olması.

 

Sorarım size; yüksek okul okumuş,uluslararsı bir firmanın ülke müdürlüğüne kadar yükselmiş, kariyer yapmış bir kardeşimiz hangi ara düğünlere ve cenazelere zaman ayırma şansına sahip olabilir?

 

Kendi ulusal bilincine, aidiyet duygusuyla bağlı olmayan birileri-bazıları kendi kardeşlerinin o veya bu partiden adaylığını sorgular ve tavır alabilir ancak, açıkçası cahilliğin dik alasıdır bu yaklaşım veya düşünce biçimi.

 

Açıkça söylemek isterim ki; bırakın siyaset kendi mecrasında seyretsin, bu kaçınılmaz birşey,buna engel olalım, önüne set çekelim diye bir iddia ve önerimiz yok. Biz önceliklerimizi iyi belirleyelim.Siyasetin,siyasetçilerin süslü, şatafatlı dünyasına kendimizi kaptırmadan önce yapılacak şey;toplumumuzu,insanlarımızı,bir araya getirmeye çalışmaktır. Eğer bu topluma hizmet etmek için toplum örgütlerimizin başında bulunan,emek,zaman,ekonomik destek veren insanlarımız önceliklerini bu yönde yoğunlaştırırlarsa inanın siyaset bizleri takip edecektir. Bizler gayet normal insani haklarımızı bile alabilmek için siyasetçilerin peşinden koşmak zorunda kalmayız o zaman.

 

Bunun en önemli sonucu da siyasal görüş farklılıklarının bizleri taşıdığı toplumsal erozyondan kurtulmak, asimilasyonun acımasız çarklarından kendimizi olabildiğince korumak için harcadığımız enerjinin(tüm zorluklara rağmen) boşa gitmemesini sağlamış oluruz.

 

Bir düşünürün dediği gibi; Dostlarınızla ve sevdiklerinizle siyaset yapmayın, siz dostlarınızı ve sevdiklerinizi kaybedersiniz, siyasetçiler kazançlı çıkar.

 

Yok olmaya yüz tutmuş dilimizi, kültürümüzü korumanın yegane yolu; siyasetçilerden medet ummak değil, siyaset üstü bir tavır ve yaklaşımla asimilasyona, kültürel erozyona, tarihin çöplüğünde yok olmamaya direnç gösterebilmek ve insanlarımızın bir tekini bile kaybetmemeyi göze alarak mücadele etmektir.

 

Ancak böyle yapılabilirse,davranılabilinirse verilen mücadele,sarfedilen emeklerin ve özverilerin bir anlamı olacaktır. Yoksa zaman öyle hızlı akıp gidiyor ki, dilimizin ve adımızın esamisinin bile olmayacağı zamanlar çok uzak değil. Bakın dedelerimiz Kafkasya'dan geleli ortalama 154 yıl olmuş, Abhazya Cumhuriyeti bağımsızlığını kazanalı 25 yıl olmuş.

 

Saygı ve sevgilerimle.

 

 

R.Cengiz Koç Aşba

02.06.2018 Bursa

Bu yazı 6200 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI