içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Düşünüyorum öyleyse...

Düşünüyorum öyleyse...

 

Ünlü düşünür Descartes'in ünlü bir sözüdür;"Düşünüyorum öyleyse varım" veya "Düşünüyorum o halde varım"."Var olmanın dayanılmaz hafifliği" nin düşünmek ve düşündüğünü ifade edebilmekle orantılı olduğunun saf ifadesi.

 

Ünlü yazarımız İlhan Selçuk'un yaşadığımız ülkede "Düşünme" eyleminin sonuçlarının billurlaşmış bir ifadesi haline gelmiş sözcüğünü de hatırlatıyor istemesekte;"Düşünüyorum öyleyse vurun!"

 

Yıllardır ifade etmeye çalışıyoruz; Dili, kültürü, hatta sayısal varlığı yok olma tehlikesiyle karşı-karşıya kalmış bir toplumun ilk önce yapması gereken şeyin, bu gidişata dur demesinin birincil yolunun "Düşünmeye" başlaması olduğunu. Hiç olmazsa 24.06saat olan bir günün 0.15 saatlik bir bölümünde. Tabii Descartes'in kastettiği anlamda;"Düşünüyorum o halde varım".Yoksa "Düşünüyorum o halde vurun" anlamında değil.

 

Bunu yapmaya başladığınızda; bilinen yazılı kaynaklar baz alındığında yaklaşık beşbin yıldır varlığı bilinen, binikiyüz yıllık devlet, örgütlü yaşama geleneğine sahip, tanrısının kendisine ayırdığı, dünyanın en güzel toprak parçalarından birini (kültürel özellik-güzelliklerinden ötürü) kendisine armağan eden bir toplumun, tüm çabalara rağmen neden yok olup gitmediğini anlamaya başlayacaksınız!

 

Ve açıkça göreceksiniz, bu bol sıfırlı tarihsel geçmiş içerisinde,(yaşadığı bunca olumsuzluğa rağmen) en iyi, en olumlu, en uygun varlık koşullarına sahip tarihsel döneme sahip olunduğunu. Kendi adını taşıyan, kendi dilinin resmi dil olduğu, demokrasinin tüm kurumlarıyla var olduğu bir devlete, dünyanın sayılı güzellikteki coğrafyasında toprakları olan, bağımsız bir devlete sahip bir ulus!

 

Düşünün!

 

Dilinizi, devletinizi, ülkenizi, insanlarınızı, dünyayı

 

Düşünün!

 

Korkmayın vurulmazsınız!

 

Düşünün!

 

Var olursunuz!

 

Hiç olmazsa bir günde onbeş dakikayla başlayın!

 

Saygı ve sevgilerimle.

 

R.Cengiz Koç

Bu yazı 5374 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI