içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Aşhara Hüseyin Rauf Orbay

Aşhara Hüseyin Rauf Orbay

 

Kafkasya, tarih sahnesinde sürekli savaşlarla mücadele ederek, acılarla yoğrulmuş bir yer. Bunun yansımalarını ulusal kıyafetimiz çerkeskanın dizaynında bile görebilmek mümkün, Bizler, geçmişten bu yana acı tecrübeler edinmiş, sürgün ve soykırıma uğramış bir halkın torunları olarak, anavatan dışında bulunduğumuz toprakları da ikinci vatan gördük ve bu toprakların varlık mücadelesinde de çok önemli roller üstlendik. Bu noktada Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Türkiye Cumhuriyeti'nin önemli yapı taşlarından biri, toplumumuzun onur ve gurur kaynaklarından, Abaza siyaset ve devlet adamı değerli Rauf Orbay’ı hatırlıyor olalım.

Aşharuva Hüseyin Rauf Orbay, 27 Temmuz 1881tarihinde İstanbul'un Cibali semtinde dünyaya geldi. Babası, Aşharuva Abazalarından, Çınce sülalesinden Bahriye Birinci Feriki (Oramiral) Mehmet Muzaffer Paşa, annesi Kürt aşiret reislerinden Bedirhan Paşa'nın kızı Rüveyde Hanım'dır.

Aşhara Rauf Orbay, Trablus Askeri Rüştiyesini bitirdi ve ardından 1899 yılında Heybeliada Bahriye Okulu'nu bitirerek deniz kuvvetlerine katıldı. 1901'de üsteğmenliğe, 1904'te de yüzbaşı rütbesine yükseldi.

31 Mart Ayaklanması olduğu zaman İstanbul'a gelerek Hareket Ordusu'nun faaliyetlerine katıldı. Bu zaman diliminde Mustafa Kemal ve İsmet Bey ile tanıştı. 25 Mayıs 1909'da Hamidiye Gemisi'nin komutanlığına atandı. Arnavutluk Ayaklanması'nın bastırılmasında rolü büyüktü. 1911 senesinde gerçekleşen İtalyan-Türk Savaşında Trablusgarp'da ikmal sevkiyatında görev aldı.

Hamidiye Harekâtı - I. Balkan Savaşı sırasında Yunan donanması Çanakkale'yi abluka altına aldığı zaman Akdeniz'e Hamidiye adlı bir gemiyle açılan Orbay, tarihin ilk korsan kruvazör harekatını gerçekleştirdi. Sırbistan'da askeri tesisleri bombalayarak düşmana ait savaş gemilerini batırdı. Bunun akabinde Çanakkale ağzında ki Yunan baskısı azaldı. Bu başarısı sebebiyle kendisine "Hamidiye Kahramanı" unvanı verildi.

I. Dünya Savaşı – Aşhara Rauf Orbay, I. Dünya Savaşı sırasında İran ve Irak'ta Osmanlı gizli örgütü Teşkilat-ı Mahsusa'nın bir subayı olarak görev yaptı. Daha sonra Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı'na atandı ve İstanbul'a döndü. 1917 senesinde de Bahriye Nazırı Cemal Paşa ile birlikte Alman İmparatoru II. Wilhelm'i ziyaret etti. Bunun yanı sıra Brest Litovsk Barış Konferansı'nda da delege olarak Osmanlı Devleti'ni temsil etti.

Bahriye Nazırlığı - Rauf Bey, savaşın kaybedilmesinden sonra kurulan Ahmet İzzet Paşa kabinesinde Bahriye Nazırlığı görevine atandı. Bu dönemde Mondros Mütarekesi'ni hükümet adına imzalamak zorunda kaldı.

Rauf Paşa, Ahmet İzzet Paşa kabinesinin görevden çekilmesi üzerine Bahriye Nazırlığı'ndan ayrıldı ve Anadolu'daki Milli Mücadele hareketine katıldı. Mustafa Kemal Paşa'ya katılmak için Ali Fuat Paşa ile Amasya'ya gitti. Sonrasında Sivas'a gelerek burada yapılacak kongrenin başkan yardımcılığına getirildi. Bunun yanında Son Mebusan Meclisi toplantısına heyeti temsiliye adına katıldı.

Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı - Sivas Kongresi'nin sonrasında Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı'na katılmak için Hüsrev Gerede ile birlikte İstanbul'a giden Orbay, 16 Mart 1920 tarihinde meclisin İngiliz kuvvetleri tarafından basılmasının ardından Malta'ya sürgün edildi. Daha sonra yapılan mübadele sonrasında serbest bırakıldı. 15 Kasım 1921’de Sivas milletvekili sıfatıyla TBMM'ye katıldı.

21 Kasım 1921'de Bayındırlık Bakanlığı'na getirilen Rauf Bey, 14 Ocak 1922 tarihine kadar bu görevini devam ettirdi. 30 Ağustos 1922 tarihinde Başkomutanlık Meydan Muharebesi öncesinde Fevzi Paşa'nın yoğun çalışmaları sebebiyle TBMM İcra Vekilleri Heyeti Başkanlığı'nda görevlendirildi. Kurtuluş Savaşı'nın Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanmasının ardından başlayan Lozan Barış Konferansı sırasında da İsmet Paşa'nın üstlendiği milli savunma ve dışişleri bakanlıklarına vekâlet etme görevi kendisine verildi. Lozan Anlaşması'nın imzalanmasından sonra görevinden istifa etti.

Rauf Orbay, meclisin ikinci döneminde İstanbul milletvekili olarak Halk Fırkası'ndan bağımsız bir politika takip etmeye başladı. Sonrasında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kuruluşuna katılarak çalışmalarını burada sürdürdü. Ancak parti 3 Haziran 1925 tarihinde kapatıldı. Orbay, 17 Haziran 1926 tarihinde de İzmir Suikastı olayıyla ilgili yargılandı. Bu süreçte tedavi için Viyana'da olan Rauf beyin mahkeme tarafından medeni haklardan mahrum olmasına ve mallarının haczine karar verildi. Rauf Bey bu suçlamaları reddetti ve yurda geri dönmedi. Birleşik Krallık, Hindistan, Çin ve Mısır gibi çeşitli ülkelere seyahatler düzenledi. 1933 senesinde çıkartılan genel af yasasından yararlanmayı da şu sözleri reddetti: "Benim asla ve hiçbir suretle en ufak bir cürümle dahi suçlu olmadığım için, ilan edilen aftan katiller ve şakiler gibi faydalanmayı düşünmem mümkün değildir"

Daha sonra eniştesinin 1935 senesinde hayatını kaybetmesi sonrasında ailesinin ısrarıyla yurda tekrar geri döndü. Bu dönemde yeniden siyasete atıldı ve Kastamonu milletvekili seçildi. 1942 yılında Londra Büyükelçiliği'ne atandı. Rauf Orbay, 1964 senesinde İstanbul'da geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti. Kabri Erenköy Sahrayıcedid Mezarlığındadır.

TBMM Hükümetinin ilk Başbakanı,Amiral, Büyükelçi, Siyaset ve Devlet adamı değerli Rauf Orbay’ı saygıyla,rahmetle anıyoruz.

   

   

 

 

Bu yazı 5017 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI