içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Sn Fuat Uğur'dan “Dış Politikada Küçük Devlet Refleksi”

Türkiye Abhazya’yı tanımıyor olabilir ama bir alt seviyede de olsa diplomatik kanalları açık tutmalı.

Sn Fuat Uğur'dan “Dış Politikada Küçük Devlet Refleksi”

Türkiye Gazetesi yazarlarından Sayın Fuat Uğur’un kaleme aldığı “Dış Politikada Küçük Devlet Refleksi” başlıklı köşe yazısında bir çok şey öğreniyoruz. Sayın Fuat Uğur'un Abhaz diasporasını bilgilendiren bu güzel yazısı için teşekkür ederiz.

Yazının tamamı için:  “ http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/fuat-ugur/594278.aspx” 

 

Dış Politikada Küçük Devlet Refleksi”

Sekiz ay öncesine dönelim.

Uçak krizi nedeniyle turizmin Rusya ayağının can çekişmekte olduğu sıralar.

2016 yılının mart ayı hiç de umut verici gelişmeleri haber vermemekte.

Krizi sonlandırmak için girişimler olduğunu biliyoruz ama o sıralarda bu gerilimden çok ciddi üzüntü duyan bir topluluk vardı Türkiye’de; Abazalar…

Abazaların çatı örgütü Abhaz Dernekleri Federasyonu harekete geçti ve Rusya ile Türkiye arasında iletişim kanallarını açabilecek bir köprü olmaya karar verdi.

 

Önce Cumhurbaşkanlığı makamı arandı ve Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan ile görüşülerek hedef anlatıldı. Onay alınınca da hemen Abhazya Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu ile temasa geçildi. Yürütülen çalışmalardan Cumhurbaşkanlığı makamı sürekli bilgilendirildi.

 

Tarih 22 Mart 2016’yı gösterdiğinde Abhazya Cumhuriyeti’nin başkenti Sohum’da bir toplantı gerçekleşmekteydi.

Toplantının Abhazya tarafında Başbakan Birinci Yardımcısı Şamil Adzınba, Dışişleri Bakanı Viyaçeslav Çirikba, Cumhurbaşkanlığı Stratejik Araştırma Merkezi Direktörü Oleg Damenia, Milletvekili Tayfun Ardzınba, Abhazya Cumhuriyeti Tam Yetkili Türkiye Cumhuriyeti Temsilcisi İnar Gitsba vardı.

 

Rusya tarafından; Stratejik Araştırmalar Enstitüsü St. Petersburg Bölgesel Bilgi-Analiz Merkezi (RISS) Başkanı Aleksandr Kolesnikov, Devlet Duması Milletvekili Jan Zelinski, Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Rektörü Viktor Panin, St. Petersburg İş Topluluğu Temsilcisi Alexander Belov katılım sağladı.

 

Türk tarafı ise; Politik Araştırmalar Merkezi Başkanı Hasan Kanbolat, Abhaz Federasyonu Başkanı Ahmet Ceylan, Türkiye-Rusya Kültür Merkezi Yöneticisi Erol Uğurlu tarafından temsil edildi.

Türk tarafında aslında hükûmeti temsilen 24. Dönem Ak Parti İstanbul Milletvekili İsmail Safi de yer alıyordu. Sebebi ise Safi’nin özellikle Karadeniz çevresi ülkelerle ilişkilerde çok şapkalı ve tecrübeli olmasıydı. Ancak İsmail Safi dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu tarafından geri çekildi. Davutoğlu, tüm hazırlıklarını yapan İsmail Safi’ye “Gelecek hafta bir Gürcü heyeti geliyor. Bunu onlara izah edemeyiz” demişti.

Sonuçta Abhazya devletinin tam kadro destek verdiği toplantı hükûmet tarafının dirsek çevirmesine rağmen büyük bir başarıyla sona erdi ve uçak krizinin çözülmesi için şu kararı aldılar:

“Taraflar Rusya ve Türkiye arasındaki krizin sonlandırılması, son 25 yıldır var olan iyi ilişkilere geri dönülmesi ve iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi için her türlü çabayı göstermek gerektiğini kabul ettiler. Bu konuda Abhazya’nın olumlu arabuluculuk rolünün olduğunun da altını çizdiler.”

Türkiye’deki Abhazlar ülkemize büyük zarar veren bu krizi çözmek için ellerini taşın altına koymuşlardı. O iletişim kanalı daha sonraki toplantılarla giderek açıldı ve 15 Temmuz darbe girişiminden 10 gün kadar önce Rusya ile Türkiye arasındaki uçak krizi sona erdi.

Tüm bu hikâyeyi neden anlattığıma gelince.

İşte bu ülkenin, yani Abhazya’nın Cumhurbaşkanı Raul Hacımba bu hafta sonu için Türkiye’ye gelmeyi plânlıyordu. Amacı hem Türkiye’deki etnik akrabalarıyla görüşmeler yapıp onların toplantılarına katılarak kucaklaşmak, hem de Ankara’da hükûmet yetkilileriyle görüşmekti.

Ancak Dışişleri Bakanlığı bürokrasisi ve yetkilileri “Kendisiyle görüşülmeyecek” yanıtını verdiler. Raul Hacımba da ziyaretini iptal etti.

Bu kaba ve diplomasi dışı tavrın bir “nedeni” vardı kuşkusuz. Gürcistan’dan geçen petrol boru hattı. Türkiye bu yüzden Gürcistan’ın tüm şımarıklıklarını sineye çekiyor. Geçen 23 Nisan’da Türkiye’ye gelen Abhazyalı çocuklar için bile Türk Dışişlerine Gürcistan’dan ültimatom verildi “Derhal durdurun” diye.

Gürcistan aklınca Abhazya’yı uluslararası platformda yalnızlaştırarak cezalandırmak ve bu ülkeyi yeniden topraklarına katmak istiyor kifayetsiz emperyal kafasıyla. Ama unuttuğu şu:

“Abhazya’nın arkasında koskoca Rusya var. Dahası Abhazya’yı tanıyan pek çok ülke de var. Rusya’dan ve diğer ülkelerden 250 bin nüfuslu Abhazya’ya yılda 3,5 milyon turist geliyor ve bu durum ülkenin ekonomisini zaten tek başına ayakta tutuyor.”

Türkiye’de ise 600 bin Abaza kökenli insan var ve bu ülkeyle akrabalık bağları var. 10 bine yakın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı aynı zamanda Abhazya pasaportu taşıyor. Türkiye ile Abhazya arasındaki ticaret hacmi Gürcistan’ın Somalili korsanlar gibi kuru yük gemilerine el koyma girişimlerine rağmen 450 milyon dolar.

Türkiye Abhazya’yı tanımıyor olabilir ama bir alt seviyede de olsa diplomatik kanalları açık tutmalı.

Soruyorum şimdi:

Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz sona erdiğinde o petrol boru hattının işlevi ne olacak diye düşünelim. Öte yandan Rusya ile yakınlaşan bir Türkiye var ortada.

Ne yapacaksınız?

Yoksa “Aslında bizim olan bu ülkede sadece 80.000 Abhaz var; 15.000 Abhaz gencini öldürerek genetik olarak Abhaz ulusunu yok edebiliriz” diyen Gürcistan’ın “Abhazya’dan sorumlu” Bakanı Goga Khaindrava gibileri memnun edebileceğinizi mi sanıyorsunuz?

Bu kafa neden bariyer oluyor dış politikaya? Dışişlerinin daha cesur ve çözümleyici olması gerekmez mi?

Büyük devletler böyle davranmaz.

Abhaz Postası

http://www.escortperl.com/category/bayburt-escort/

http://www.elmasajeinfantil.com/category/bilecik-mutlu-son-masaj/

Tarih: 24-11-2016