içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

KUR'AN-I KERİM'İN ABAZACA MEALİ BASILDI

92 Ruhunu iliklerine kadar yaşayan soydaşımız Oktay Chkotua'dan bir önemli hizmet daha "KUR'AN-I KERİM'İN ABAZACA MEALİ

KUR'AN-I KERİM'İN ABAZACA MEALİ BASILDI

KUR'AN-I KERİM'İN ABAZACA MEALİ ....Oktay CHKOTUA

 

Fotoğraflar Gurgulia Ünal Akbulut 

Haber Özen Atsanba 

 

Şiirleri ile gönüllerimize taht kuran Gurgulia Ünal Akbulut’un Oktay Chkotua’nın değişi ile “bitmek tükenmek bilmeyen “ sen yaparsın” sözleri ile önce kısa surelerin çevirisi ile başlanan KUR'AN-I KERİM'İN ABAZACA MEALİ hazırlanarak baskıdan çıktı. Ünal Akbulut’un değişi ile “Tarihe büyük harflerle geçecek bir hizmet ve gayret sonunda kâğıda dökülmüş olarak masamın üzerinde ” dediği KUR'AN-I KERİM'İN ABAZACA MEAL baskısı yapıldı.

 

Çevirisini Oktay Chkotua’nın yaptığı KUR'AN-I KERİM'İN ABAZACA MEALİ’inde Arda Aşba’nın redaksiyon çalışması, Baskı ve özel kapak tasarımını Erkan Balo Gogua ( Think and Print Matbaacılık) üstlendiği meal okuyucusu ile buluşmaya hazır.

 

Gelişmeleri anlatmayı “ vefa borcu “ olarak niteleyen Oktay Chkotua " İnsanoğlu hiç bir zaman kullanamadığı olağanüstü bir potansiyele sahip bence.... Bizler günlük yaşamda enerjimizin ancak çok az bir kısmını harekete geçirebiliyoruz. Aslında küçücük bir ateşleme ve motivasyon ile ilk etapta “mümkün değil!” diyebileceğimiz o kadar çok şeyi “mümkün” kılarız ki, sonuca asla inanamazsınız...

 

Ünal kardeşimle sosyal medyanın etkili olmaya başladığı ilk dönemlerde Abhazya’lı şairlerimizin eserlerini çevirip paylaşmaya yönelik ortak bir meşgale yakalamıştık. Ardından bunu daha da ilerlettik ve sürgünün 150. yılı anısına Abhaz şairlerin sürgün konulu şiirlerinin çevirilerinden oluşan bir de kitap yayınladık. Gerçi insanımız ve dolayısıyla da kurumlarımız edebiyata, özellikle de şiire o derece uzaktı ki, bu kitapla ilgili en küçük bir etkinlik bile düşünülmedi. Ne bir tanıtım, ne bir imza günü organize edildi... Tabiri caizse “elinize sağlık” diyen bile pek çıkmadı...

 

Neyse ki “aferin” benzini ile çalışan bir yapımız olmadığı için önce hafifçe bir bozulsak da durumdan pek etkilenmedik ve yolumuza kaldığımız yerden devam ettik.

 

Bir ara dini metinlerle ilgili çeviriler yapmamı istedi Ünal.  Ama ben bu konuda ciddi bir çekingenlik içerisindeydim, bu yüzden de duymamazlığa verdim. Zamanında bunu rahmetli Ardzınba’da önermiş “ne olur bağışlayın, yapamam, zira bu konu beni çok aşar” dediğimde daha fazla ısrar etmemişti. Sonrasında rahmetli Adil Gabliya hocamız da git gel aynı konuyu gündeme getirirdi. Ben “yapamam” dedikçe, o da “bunu senden başka yapacak yok!” der ısrarını sürdürürdü... Cesaret edemedim, hem ciddi bir emek, hem de büyük bir sorumluluk gerektiriyordu. Ayrıca herkesin her şeyi bildiği bir dünya’da bu konu son derece sorunlu bir alan içine girmekteydi. Siz ne kadar iyi niyetli olursanız olun, kerameti kendinden menkul bazı aklı evveller ortalığı karıştırır, yok yere canınıza sıkar ve her şeyi burnunuzdan getirip sizi bin pişman bile edebilirlerdi.

 

Bu yüzden, kendimce konuyu kapatmışken, bu kez Ünal kardeşimden aynı minvalde ısrarlar gelmeye başladı. Ona da aynı mazeretleri ileri sürdüm, ama bir türlü tınmıyordu “yahu hiç olmazsa bir iki küçük surenin çevirisini yap da bir görelim” dediğinde artık daha fazla direnemedim ve Fatiha ile namaz sureleri olarak adlandırılan bazı küçük surelerin çevirisine başlamak zorunda kaldım. Önceleri ciddi derecede tedirgindim, Türkçe çevirilerde bile bir yığın Arapça kelime kullanılmak zorunda kalınıyorsa Abazaca çeviride benim halim nice olacaktı?...

 

Korku içinde besmeleyle ilk adımı attım, ama daha ilk satırlardan itibaren müthiş bir özgüven ve rahatlama hissi yüreğime postu serivermişti... Meğer bizim Abazacamız ne müthiş bir dilmiş, meğerse ne olağanüstü bir ifade kabiliyeti varmış da farkında değilmişim... Giderek büyük bir keyif almaya başlamıştım. Namaz surelerini bitirdikten sonra Ünalın bitmez tükenmez “Sen yaparsın” ateşlemeleriyle Bakara suresine de “merhaba” dedim. Onu bitirdiğimde ise, artık ben de “bu iş olacak” demeye başlamıştım. Aylar ayları kovaladı, gece gündüz uğraştım, onlarca meali önüme koyup en güzel ve en doğru ifadeyi nasıl verebilirim diye bir tek kelime için saatlerce kafa patlattım. Hatta bazen bir cümle için günlerce düşünmem bile gerekti. Ama işte en sonunda olmuştu... Gerçekten de artık son noktayı koyduğumda sonuca ben bile inanamıyordum. Ardından redaksiyon faslı başladı. En uygun ve en yetkin kişiyi bulup, edebi açıdan hatayı en aza indirmeli, metni en mükemmel şekilde ifade edebilmeliydik. Dirmit Guliya Abhaz Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Arda Aşba gönüllü oldu, bu benim için Allah’ın bir lütfüydü adeta... Zira Arda hem alanında otorite, hem de tevazu örneği ve müthiş uyumlu bir akademisyendi. Tek sorunu çok yoğundu ve neredeyse hiç zamanı yoktu.... Buna rağmen, o da gecesini gündüzüne kattı. Belki yüzlerce kez yeniden okuduk, defalarca kez redakte edip gözden geçirdik. Nihayet en sonunda baskı aşamasına gelmiştik. Öylesine hassas bir konuydu ki kimseye güvenemezdim, bu yüzden sayfa düzeninden kapak tasarımına kadar her yönüyle bizzat ben ilgilendim, çünkü mükemmel olamasa bile en azından hatalı veya eksik olmamasıydı benim için öncelikli olan. Basım giderlerini de hepinizin çok iyi tanıdığı bir kardeşim üstlenince bu muhteşem sonuç böylece ortaya çıkmış oldu.

 

Şükürler olsun...

Kuran-ı Kerim’in Abhazca meali, Abhaz maneviyatı, dili, kültürü ve edebiyatı açısından son derece önemli bir eser oldu bana göre... Şahsen böyle güzel bir çalışmayı başarabilmiş olmak ise yaşamımın en büyük gururu. Bu konuda tevazuyu biraz elden bıraktıysam da lütfen beni bağışlayın, ama tarihte ilk kez olarak yapılan böylesine önemli bir çalışmaya imza atmış olmak, sanıyorum diğer çevirilerimle mukayese bile edilemez...

 

Ama şu bahsettiğim “ateşleme” olmasaydı, yani Gurguliya Ünal Akbulut kardeşimin bitmez tükenmez ısrarları ve motivasyonu olmasaydı, bu gün bu gururu yaşayabilmem söz konusu bile olamazdı. Bu yüzden, daha fazla ertelemeden sizlerin huzurlarınızda kendisine minnetlerimi ifade etmek isterim.

 

Dilerim Ünal gibi “ateşleme sistemleri” hepinizin hayatında var olurlar. Ve dilerim, sizler de onlar sayesinde olmaz dediğiniz birçok şeyi oldurmayı başarırsınız..."

 

Emeği geçen her kişiye sonsuz teşekkürler.

Abhaz Postası

 

 

 

Tarih: 06-11-2018