içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

20. Zafer Yılında Abhazya Devletine ve Toplumuna bir Bakış.

 20.  Zafer Yılında Abhazya Devletine ve Toplumuna bir Bakış.

 

                                                        Yazan: Avukat Rahmi TUNA

                                                        16.02.2013-İstanbul

 

 

 

            Abhazya halkının Gürcistan'la yapmış olduğu bağımsızlığı elde etme savaşında Türkiye'de kurulmuş olan “Kafkas Abhazya Dayanışma Komitesi”nde 10 yıl süre ile ben de çalıştım. Bu süreçte bir çok konuda raporlar ve makaleleri komite adına hazırladık. Bu çalışmalarda aktif olarak görev aldım.

            30 Eylül 1998 tarihinde basılmış olan 30-40 sayfalık “Abhazya Devlet midir? “ adlı kitapçığımda Abhazya'nın uluslararası hukuk camiasına bir devlet olarak doğduğunu müjdeleyerek ifade etmiştim. Bu yıl bu devletin kuruluşunun 20. yılı kutlanacak. Bu vesile ile emeği geçmiş ve hizmet etmiş bir kişi olarak birkaç  konudaki düşüncelerimi aktararak bu kutlamaya katılmak istiyorum.

            Görüşlerimi şöyle sıralayabilirim:

 

            1- Abhazya bu gün Uluslararası Hukukun Devletle ilgili pozitif tarif ve değerlendirmesine göre bütün unsurları ile devlet olmuştur.

 

            Zira bir devletin oluşabilmesi için hukukça ön görülen:       

            Nüfus unsuru,

            Ülke unsuru,

            Egemenlik unsuru,

            Hükumet unsuru

            gibi kurucu unsurlar Abhazya için tamamlanmıştır.

            Diğer taraftan 1933'te imzalanmış olan devletlerin haklar ve ödevleri hakkındaki Montevideo Anlaşmasında öngörüldüğü üzere Abhazya bu kurucu unsurları tamamlamıştır. Esasen tarihsel olarak bakıldığında Rahmetli İsmail Berkok'un da belirttiği gibi Abhazya ve Abhaz toplumu devletleşme geleneğinde olumlu bir karakter göstermektedir. Bunun yanında Abhazya'nın bu gün bazı devletlerce tanınıp çoğunlukça tanınmamış olması da Abhaz Devleti'nin devletleşmesini engellemiş olan bir faktör değildir. Nitekim Uluslar arası hukukta  tanıma kavramını inceleyen Klasik Öğreti, Gerçekçi Realist Öğreti, Viyana Okulu gibi tanımayı inceleyen görüşlere göre tanıma bir halkın devletleşmiş olduğunu ve bir devletin kurulduğunu belgeleyen kurucu bir unsur değildir. Ayrıca devletler tanımayı açıkça yapabilecekleri gibi dolayı olarak, ticari ve kültürel ilişkileri kurmak suretiyle zımnen de yapabilirler. Kaldı ki devletin oluşması için bütün devletlerin tanıma şartı da söz konusu değildir. Bu anlamda Abhazya Devleti yeterli hukuki unsurları taşıyarak devlet haline gelmiş bir yapıdır. 

            Türkiye Devleti'nin Abhazya'yı tanımamış olması belki dış politikada Amerika'nın ve diğer Amerikan kuşağındaki devletlerin etkisi altında olması nedeniyle anlaşılabilir ama tarihsel olarak Abhazya ve Abhazya halkıyla olan ilişkileri ve bu gün Türkiye'de yaşayan yüz binlerce Abhaz ve Çerkes halkının hatırı ve varlığı, Türkiye'nin Abhazya'yı tanımasını bir nevi zorunlu hale getirmektedir. Ayrıca, Türkiye bu tanımayı yapmış olsa Kafkasya'da barışın sağlanmasına büyük katkı sağlayabileceği gibi kendi tarafı olan diğer devletlerin de Kafkas'ya topraklarında pozitif bir işlev kazanmalarına da sebep olacaktı.

 

            2- Abhazya'nın bu hukuki varlığını ve Abhazya Devleti'ni Abhazya halkı dahilde ve diasporada nasıl değerlendirmelidir ?

 

            Bilindiği gibi Siyasal kültür tarihinde bir halkın kültürel ve politik kültür açısından ulaşması en ideal hedef olarak devletleşme ön görülmüştür. Bu anlamda toplumların var oluşlarının nihai hedefi devlet kurmaktır. Abhazya halkı teorik ve pratik olarak bu gün bu olguya ve hedefe ulaşmıştır. Ne mutlu onlara.

            Gidip görmek nasip olmadı, hiçbir davet de almadım ama bir hukukçu ve komiteye bu anlamda ciddi emekler vermiş birisi olarak Abhazya halkının bu devletleşme sürecindeki pozitif ve negatif davranışlarını, görev ve sorumluluklarını nasıl yerine getirdiklerini, devletin varlığının güçlendirilmesi ve korunması için nasıl bir irade birliğinin oluşturulduğunu veya oluşturulabileceğini gözlemlemek ve bilgi edinmek istiyordum.

            Hariçten aldığım bilgilere göre Abhazya halkının devleti ile olan ilişkisinin anlayışı ve iradesinin pozitif olarak oluşmakta ve gelişmekte olduğunu duyuyorum ve anlıyorum. Bunun için de seviniyorum.

            Değerli dostlar, bu günün politik ve kültürel anlamda farklılaşmış dünyasında bir devlet olgusunun kurulabilmesi kadar, onun devamlılığının ve güçlenmesinin sağlanması da çok önemli ve hayati bir problemdir. Zira büyük, küçük dış müdahalelerin kendi çıkar ilişkilerine göre kurulmuş veya kurulmakta olan devletlere pozitif ve negatif anlamda müdahaleleri çok olmaktadır ve olacaktır. Abhazya halkının tarihsel karakteri de göz önünde tutulduğunda, bu müdahalelerin Abhaz Devletinin güçlenmesine, varlığına ve devamlılığına engel olarak değerlendirmeyeceğine yürekten inanıyorum.

            Ancak, şunu da ifade edeyim ki bu inanç ve iradeyi güçlü olarak taşımanın yanında eylemsel olarak siyasi hayata, kültürel hayata, ekonomiye yansıtılarak yaşatılması, güçlendirilmesi ve devamlılığının psikolojik olarak ciddi şekilde sürdürülmesi de bir görevdir. Bu görevi de kimsenin unutmaması ve asla ihmal etmemesi gerekir.          

            Değerli okurlar burada bütünü için geçerli olan bir değerlendirmeye kısaca değinmek istiyorum.

            Bir devletin varlık süreci içerisinde düşünce özgürlüğünün, fikri ayrılıkların bulunabilmesi doğaldır ve faydalıdır. Ancak, henüz hak talep etmek durumunda olan toplumlarda ve bir anlamda kuruluş ve kuruluşu tamamlama sürecinde olan devletlerde bu düşünce ve fikir ayrılıklarının yıkıcı bir şekilde kullanılması zarardan başka asla fayda getirmeyecektir. Bunu diaspora toplumumuzun hatta başta Abhazya olmak üzere Kafkas Cumhuriyetlerindeki toplum ve yöneticilerimizin çok iyi anlamaları ve bilmeleri gerekmektedir. Bu nokta'da Abhazya halkının devletine pozitif anlamda sahip çıkacağına yürekten inanıyorum

            3 Diasporaya gelince; bu gün Kafkas diasporası diye sık sık adlandırılan, kemiyet olarak bir Kafkas diasporasından bahsedilebilir. Ancak, kültürel yapı, politik yapı, vatan kavramı,  asimilasyon ve entegrasyona direniş karakteri bakımından keyfiyet olarak bir diasporadan bahsedebilmek bence hemen hemen imkansızdır.

 

            O kadar marjinal bölünmelere uğramışız ki neredeyse gözümüz var olan ve ciddi pozitif değerler olan faktörleri görmez hale geliyor.  Bu açıdan bakıldığı zaman özellikle Abhaz diasporasının Abhazya halkına ve devletine bakış açısındaki bölünmüşlükleri hatta çatlaklıkları anlamanın hiçbir imkanı olmadığı gibi zarardan ve basitlikten başka yapılan bir özelliği de yoktur. Ancak ve ancak kişilerin ilkel anlamda bireyciliklerini tatmin etme işine yaramaktadır. Bu durum, açıkça ifade edeyim ki diğer Kafkas halklarında da aynen mevcuttur.

            Bilgiye, tecrübeye, politik geleceğe, hiçbir şekilde dayanmayan ve dayanma gereğini de duymadan ortaya atılan bu marjinal görüş ve kuruluşlar, Kafkas toplumunun hem ana vatanda hem diasporada varlığını ve yaşamasını zorlaştırmaktadır.

            Özellikle Diasporadaki Abhaz halkına tavsiyelerim;

            Abhazya devletinin varlığına ve yaşatılmasına katkıda bulunmayı amaç olarak seçmelidirler.

            Bunun için Abhazya halkı ve devleti ile bir bütünlük oluşturmalıdırlar. Yıkıcı ve faydasız marjinal görüş ve kuruluşlardan sakınarak eleştiri ve düşünce hakkımızı kullanıyoruz diye devletin ihtiyaç duyduğu birlikteliği, varlık iradesini sarsmaktan ve incitmekten kaçınmalıdırlar.

            Fonksiyonel olarak Abhazya devleti tarafından temsilci olarak belirlenen makam ve kişilere gerekli saygı ve desteği göstermelidirler. Türkiye'nin bu makam ve kimseleri tanımıyor olması Abhazlar için bir engel teşkil etmemelidir. 

            Bu duygularla Abhaz Devletinin 20.  Zafer yılını kutluyor, devamını ve güçlenmesini diasporadaki ve Abhazya'daki halkın da bir devlet olgusu ve varlığı etrafında birleşmesini temenni ediyorum.

Bu yazı 2087 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI